Yaşam bazen düz bir yol gibi olur, bazense inişleriyle çıkışlarıyla bizi etkiler. Uyku da bu yolculuğun en hassas dönemecidir.

Sabah kalktığında hafif hisseder insan adeta yeniden doğmuş gibi olur.

Bazen gelir saatlerce döner durursun yatakta, kaç saat olduğu önemli değil. Gözlerin tavanda gezinir bir türlü gelmez o uyku, beklemek dışında yapacak bir şey kalmaz geriye…

Kafaya taktığımız şeyler bizim yastığa kafamızı koyduğumuz anda çıkıyor karşımıza, bu bizi uyutmuyor zihnimizin bazen en diplerden geliyor ve bize sesleniyor. Bazen de hiçbir neden olmadan, uyku adeta bir bulut gibi, tam tutacakken kayıp gidiyor ellerinden.

Uykusuz bir gece ertesi günün ruh durumuna da etkiliyor, kendine kızgın, sabırsız ya da enerjisiz hissedersin ancak uykuyu alamazsın, ertesi gece o kadar derin uyursun ki sanki telafi eder her şey yoluna girecekmiş gibi olur.

Belki de çok fazla kendimizi zorlamadan bu dalgalanmalara izin vermemiz gerek. Yaşamın bazen uykuyu tam alıp bazen alamamak gibi iniş çıkışlarla dolu olduğunu kabul etmek gerekiyor bazen... Mükemmel olamayız, her zaman mükemmel uyuyamayız da. Ama uyku bir şey öğretiyor bize… Her şey geçici…

Bir gece uykusuz kaldıysan, belki ertesi gece dünyanın en huzurlu uykusuna dalarsın. Ve sabah olduğunda, yeni bir gün, yeni bir başlangıç seni bekler.

Hayat bazen döner durur, bazen de akar gider. Uyku da öyle değil mi? Bazen öyle bir gelir ki bazense tam tersi kaçar gider. Sonunda, er ya da geç, o huzur dolu kollarına bırakır seni… Yaşamda her şey için bir umut olduğunu en sessiz ancak en anlamlı anımsatıcısı olmuştur.