Cumhuriyet Bayramı… Her yıl geldiğinde ayrı bir mutluluk doğuyor içimde, bize bu topraklarda ne kadar özel bir mirasa sahip olduğumuzu anımsatan o değerli gün… 29 Ekim, yalnızca bir bayram değil; bağımsızlık aşkıyla yanıp tutuşan yurttaşların yazdığı büyük bir destanın simgesi adeta…
Koca bir ulus küllerinden doğarak yeni bir başlangıç yaptı. Savaştan yorgun çıkan yurttaşlar “Ya istiklal! Ya Ölüm” diyen bir önderin izinden gitti. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve yol arkadaşlarının bu topraklara kattığı en güzel armağan Türkiye Cumhuriyeti’dir.
Her yıl 29 Ekim’de şanlı bayrağımızın dalgalandığını görmek, o günün anlamını yüreğimizde hissetmek, "Ne mutlu Türk’üm diyene!" sözünü içimizde yenilemek… Tüm bunlar, yalnızca geçmişe bir saygı değil, aynı zamanda geleceğe de dair duyduğumuz inancın da bir nişanesi gibidir. Cumhuriyet, bize yalnızca bir yönetim şekli sunmadı. Bize aynı zamanda birey olmanın, kendi hayatımıza ve ülkemize dair söz sahibi olmanın değerini de öğretisi oldu.
Bu özel günü kutlarken, çocuklardan büyüklere kadar herkesin bir buluşma noktası oluyor. O güzel anlarda aslında ne büyük bir gücün parçası olduğumuzu da akıllarımıza kazıyoruz. Bir milletin dayanışması, kardeşliği, bağımsızlığı kucaklaması… İşte Cumhuriyet’in en güzel yanları burada gizli bir biçimde duruyor.
Bugün her yaştan insan olarak bayram coşkusunu yüreğimizde hissediyoruz. Hep birlikte, Cumhuriyet’in ne büyük bir emek ve fedakârlık sonucu kazanıldığını biliyoruz ve bu emaneti gururla taşıyoruz. 29 Ekim, hem geçmişin onurunu hem de geleceğin umudunu yüreğimizde büyütmek için bir fırsat. Bayramımız kutlu olsun, Cumhuriyet’in ışığı hep yanımızda olsun!
Türkiye Cumhuriyeti’ni var eden bir ulusun öyküsü içeride ve dışarıdaki düşmanlar tarafından yok edilemeyecek. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde yeni nesiller devam edecek. O ki ülkeyi kurarken sağlam temeller üzerine inşa ettiği ilkeleriyle yılmadan ülkesinin yoluna devam ettiğini görüyor.
O yüzden
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!