Görülüyor ki, terörün dünya devletler sistemiyle önlenmesi olanaksızdır. İşte dünyanın bu terör tablosuna bakarak diyorum ki: Ey bu korsan ülkelerin, adaletli, akıl, vicdan ve ahlak sahibi aydınlık insanları. Bu yönetimlere bu yetkileri siz veriyorsunuz. ABD’nin Afganistan ve Irak saldırılarından önce yapılan kamuoyu yoklamalarında ABD vatandaşlarının %70’in üstünde bu savaşları onayladığı görülmektedir. Hükümetler yalan gerçek pek çok gerekçe sayarak bu onayı kolayca almaktadır.
Fakat lütfen kendinize şöyle bir soru yöneltin. Dünyada hangi gerekçe 500 bin çocuğun gıdasızlıktan ve açlıktan ölmesinin gerekçesi olabilir? Hangi gerekçe birkaç milyon sivilin öldürülmesinin gerekçesi olabilir? Hangi gerekçe on milyonlarca insanın evini yerini terk ederek mülteci olmasını, sınırların tel örgülerinde can vermesinin veya kaçak botlarla denizlerde boğulmasının gerekçesi olabilir?
Lütfen bir empati yapın. Ama empatiden önce bu ülkelerde bu zulme uğrayanların da sizden farklı bir yaratık gibi değil, etten, kemikten ve sinirden yaratılmış, acıyı duyabilen insanlar olarak düşünün. Ve başlayın şimdi kendinizi onun yerine koymaya.
ABD veya AB vatandaşısınız. Dünya size ambargo uyguluyor. Çocuğunuz aç gıda yok, çocuğunuz hasta ilaç yok. Her gün üstünüze bombalar yağıyor. Her gün bir yakınınız ölüyor, sokaklar kimyasal silahların öldürdüğü insanlarla dolu. Gıda ve ilaç bir yana havanız, suyunuz, toprağınız da zehirlenmiş. Ülkede iç savaş da başlamış. Hırsız, soyguncu, vurguncu almış başını gidiyor. Ve bu üç gün, beş gün değil, üç ay beş ay değil, üç sene beş sene değil Irak ve Afganistan’da 30 sene oldu. Ölen ve etkilenen insan sayısı 30 milyonu geçti.
İsterseniz bir de evinizi yerinizi terk etmek zorunda kaldığınızı düşünün. Yanınıza birkaç battaniye ve birkaç günlük yiyecekten başka ne alabilirsiniz? Çocuklar ne olacak. Belki biraz nakit paranız var. Ama ne kadar yetecek. Belki arabanız var bir yere dek onunla gideceksiniz ama bir yerde bırakmanız gerekecek. Bir başka ülkede mülteci olarak yaşamayı hiç düşündünüz mü?
Ama diyorsanız ki, bizim ülkelerimiz güçlü. Biz dünyada herkesi bu hale düşürürüz ama kendimiz bu duruma düşmeyiz. Diyorsanız ki onlar zaten insan değil, ölmelerinde acı çekmelerinde bir sakınca yoktur. Diyorsanız ki yolda yürürken üstüne basmamak için karınca mı gözeteceğim? Bunların ölmesi veya yaşaması doğada karıncaların ölmesi ve yaşaması gibi hiç aklıma bile gelmeyen bir konudur. Diyorsanız ki benim hamburgerim gelsin de bu kimin kanında ıslanmış, kimin acısından beslenmiş beni ilgilendirmez.
O zaman benim de diyeceklerim var. Dünyada hiçbir güç baki değildir ve bu devran böyle devam etmez. Cebinizde akrep besliyorsanız bir gün sizi de sokacaktır. Tarihte korsanlığın en güzel örneğini Roma yaşamıştır. Korsanlar Selevkos gemilerine saldırıp bol bol köle ve değerli eşyalara el koyup Romalılara ucuz ucuz satarken korsanları Roma desteklemiş ama Selevkoslar Akdeniz kıyılarını terk edince Korsanlar Roma gemilerini yağmalamakla kalmamış, topraklara da el koyarak korsan krallıkları kumuş. Roma bunları ortadan kaldırmak için yüz sene savaş vermiştir.
Biz Roma mıyız, aradan 2000 sene geçmiş diyorsanız, derim ki şimdi siz tam da Roma’nın pozisyonundasınız. Terör örgütlerini kullanarak yapılan bu korsanlık, bilim ve teknolojideki gelişmeler bu hızla devam ederse öyle sanıyorum ki çok kısa bir süre sonra tersine dönecektir. Size devletlerin saldırmasına gerek kalmayacak çok kısa bir süre sonra teröristler merdiven altında bir şehri toptan yok edebilecek silahları yapabilecektir. Ve bu Dünya Korsanlar Konseyinin hesabını sorarken onların öfke ve kini İŞİD’lilerinki gibi olacaktır. Zaten bu İŞİD’liler bu öfke ve kini sizin yaşadığınız bu ülkelerde depolamıştır. İşitliler bu ülkelerin yerleşik insanları olup ABD veya AB’yi birkaç günde yangın yerine çevirebilecektir.