Antalya... Dünyanın dört bir yanından turistlerin akın ettiği, Akdeniz’in mavisiyle buluştuğumuz, güneşiyle içimizi ısıtan bir şehir.
Ama son zamanlarda gözle görülür bir değişim yaşanıyor: suç oranları artıyor. Peki, bu güzel şehirde işler neden tersine gitmeye başladı?
Öncelikle şunu kabul etmek lazım, Antalya, büyük bir anakent oldu. Turizmin cazibesiyle her yıl milyonlarca insanı ağırlıyor. Ama şehre akın eden bu kalabalık, sadece güneşlenmeye veya denize girmeye gelmiyor. İstihdamın artmadığı, ekonomik zorlukların olduğu her yerde olduğu gibi, Antalya’da da işsizliği fırsata çevirmek isteyenlerin sayısı artıyor. Hırsızlık, gasp, uyuşturucu gibi suçlar, şehrin arka sokaklarında çoğalmaya başladı.
Bir de turizm sektörünün karanlık tarafına bakalım. Ekonomik zorluklar, kimi gençleri hızlı para kazanma umuduyla yanlış yollara sürüklüyor. Özellikle turistik bölgelerde, yabancıların paralarını çalmaktan tutun, dolandırıcılığa kadar birçok suç vakası rapor ediliyor. Peki, bu sadece Antalya’ya mı özgü? Elbette hayır. Ancak Antalya gibi cazibe merkezlerinde bu tip olayların daha fazla yaşanması, şehrin güvenliği konusunda endişeleri artırıyor.
Ama suçu sadece bu nedenlere yükleyip geçmek de haksızlık olur. Şehir, hızla büyüyor. Nüfus patlaması var. Antalya’da yaşayan insan sayısı her yıl artarken, altyapı, istihdam ve sosyal hizmetlerin bu kadar hızlı genişleyememesi, suç oranlarını dolaylı yoldan etkiliyor. İnsanlar arasında gelir uçurumu açıldıkça, bazıları “hayatta kalma” mücadelesini yanlış yollarda arıyor.
Yine de çözüm yok mu? Elbette var! Antalya’nın yerel yönetimleri, sivil toplum kuruluşları ve halkın el ele verip bu sorunu çözmesi gerekiyor. Güvenlik önlemlerini artırmak, gençlere yönelik sosyal projeler üretmek, eğitim ve istihdam olanaklarını genişletmek bu sorunun önüne geçebilir. Bir şehri güvenli kılmanın yolu sadece polisiye tedbirlerden geçmez; sosyal refahı artırmak da bir o kadar önemli.
Antalya, hala dünyanın gözbebeği. Suç oranlarındaki artış, şehre gölge düşürse de bu sorunun üstesinden gelebileceğimize inanıyorum. Daha güzel ve güvenli bir Antalya için herkesin elini taşın altına koyma vakti gelmedi mi?