Bugün size Mesut Akdağ’ın yazdığı çok anlamlı bir hikaye anlatacağım. Aşk, bir gün hissi yanına alarak bir yolculuğa çıkmak ister. His, aşkın içi güzellikler ile dopdolu olduğu için onunla yapılacak yolculuğun doyasıya sevgi ve muhabbetle geçeceğini tahmin ettiğinden aşkın yolculuk teklifini hemen kabul eder. His, aşkla yolculuk yapacak olmasının sevinciyle hemen kendini bu yolculuk hakkında derin düşüncelere, güzel duygulara ve hayallere kaptırır. Herkese aşk ile yapacağı yolculuktan bahseder. Yolculuğunun ne kadar güzel geçeceğini, hayatındaki yaşayabileceği en güzel sevinçlerin, mutlulukların bu yolculuk esnasında olacağını ballandıra ballandıra anlatır. Hissin yolculuk hakkındaki bu mübalağalı sözlerinin güzelliğine kapılan akıl da onlarla birlikte yolculuk yapmaya can atar. Çünkü bu yolculukta görüş ufkunun ve dünya düşüncesinin gelişeceğini ve aşkın sevgi dünyasından çok güzellikler istifade edeceğini bilir. Aşk, his ve akıl yolculuk hazırlıklarına başlarlar. Bunu duyan nefret, doğal olarak hasedinden bu yolculuğu ve yola çıkacakları kıskanır. Kıskançlığından onlarla yolculuk yapmak için hiç vakit kaybetmeden gizliden gizliye hazırlanmaya başlar. Aşk son kez akla kurbağanın çirkin olsa da bir can taşıdığını bu yüzden hayatta kalmayı hak ettiğini onun da güzel tarafları olabileceğini anlatmaya çalışır. Akıl, kör hissin tesiri altındadır. Aşkın gönülleri güzel sözleri akla hiç tesir etmez. Tam bu esnada oradan bilgi geçmektedir. Bilgi her şeye meraklıdır. Onun amacı öğrenmektir, öğrendiğini de uygulamaktır. Onların tartışmalarını görünce çok meraklanır ve hemen onların yanına gelir. Onlara kavgalarının sebebini sorar. Aşk, hemen bilgiye durumu anlatarak ondan kurbağa hakkında yardım ister. Bilgi, aşkın düşüncelerine ve duygusuna katılır. Tabii bilgi, kurbağa hakkında bilgilere sahiptir. Kurbağa ne kadar çirkin gözükse de onun insanlar ve doğa için vazgeçilmez bir canlı olduğunu, çirkin sesinin bilakis doğanın güzel bir enstrümanının bir tamamlayıcısı olduğunu bilmektedir. Aynı zamanda his, akıl ve nefreti de çok iyi tanımaktadır. Akıl, aşkın tarafına geçer. Akıl, aşkın yanında olunca his de içindeki tüm nefretleri atar ve zerrelerine kadar aşkın tüm güzel düşünceleri ve duyguları ile doldurur. Aşk, bilgi, akıl ve his bir araya gelip bir bütünlük içinde güç meydana getirince nefret onların bu kuvvetiyle baş edemez ve onları terk etmek zorunda kalır. Nefret, yolculuğunu bitirip onlardan ayrıldıktan sonra aşk, bilgi, akıl ve his kurbağayı kovadan çıkarırlar ve salıverirler. Böylece onun hayatta kalmasını sağlarlar. Sonra mutlu bir şekilde zevkle kovadan kana kana su içerler. Bu yolculuktan çıkaracağımız hisse: İlk önce, insan hayat yolculuğuna aşk, akıl, his ve nefretle başlar. Eğer bu yolculuğunda doğru bilgi olan Kuran ve sünnet bilgilerini öğrenmezse akıl ve hisleri nefrete boyun eğer ve hayatı huzursuzlukla geçer. Ahlaki bilgilerle yolculuğunu donatırsa nefret hayatından çıkmak zorunda kalır ve aşk, sevgi hisleriyle hayatı huzurla dolar. İşte böylece aşk, bilgi, akıl ve his tam bir muhabbet ve huzur kafadarı ve birbirlerini tamamlayıcı bir bütün olarak yolculuklarına devam ederler. Karşılarına çıkan bütün zorlukları sorunları engelleri kolaylıkla aşarlar. Önce bilgi sonra aşk sonra akıl ve his dünya mutluluğunun yolculuğunda birbirini tamamlayan dört ayrılmaz unsurdur vesselam.