Alkol… İçeni var içmeyeni var, biraz samimi bir gözle bakalım olaya… Hani içiyoruz, eğleniyoruz falan harika da, gerçekler de var bunu inkâr edemeyiz. Şu an size, ‘bir yudum keyif’ diye başlayan öykünün bir ‘yudum pişmanlık’ ile bittiğini anlatmaya geldim.

Birinci perde; arkadaşlarla buluştun, şişeler açıldı. Kahkahalar yükseliyor, dertler yemek masasında oluyor. Güzel her şey bitiyor ertesi gün oluyor ve başlıyor. Başın ağrıyor, midem bulanıyor. Hele bir de direksiyon başına geçmişsen… Yaşamın birkaç saniyelik gafletle nasıl değişebileceğini düşündün mü hiç?

İkinci perde; “Ben alışkanlık yapmam” dersin bir bakmışsın ki her keyif akşamı bir bardak arıyor seni, bir bakıyorsun ohoo sayısını bile bilmiyorsun. Aslında senin ruhunu ve bedenini yavaş yavaş eritiyor.

Üçüncü perde, sağlığına vuruyorsun ama o sağlık değil ölüme vurmak gibi bir şey… Karaciğer, yürek, beyin her şey gidiyor. Hele ki genç yaşta başlayan, bu alışkanlık, yıllar içinde seni içten içe çürütüyor.

Bakın vaaz vermiyorum ama şunu iyi bilin, alkol dostunuz değildir. İçmeyin şu zehri, alkol size mutluluk vermiyor. Başka yollar var mutlu olmak için, zehirli olmayan yollar.

Başarabilirsiniz, cesaret edip ‘hayır’ diyebilirsiniz. Alkol size arkadaş değil, düşmandır, alkol yaşamınızı zehre çeviren bir şeydir. İçmeyin arkadaşım, içmeyin.

Alkol yerine, taze sıkılmış meyve suyu, ayran, kefir, su, maden suyu, süt ve şalgam gibi daha sağlıklı içecekler tüketin.