Antalya’nın sadece güneşiyle, deniziyle anıldığını sananlara duyurulur efendim! Kışın burası çivi gibi ayaz yapar! Bugün yine o günlerden biri… Sabah çıktım işe giderken o soğukla karşılaştım!
Rüzgâr öyle bir esiyor ki, sanki Toroslar’dan gelen buz gibi hava ciğerlerime işliyor. Herkesin aklında "Antalya hep sıcak" gibi bir düşünce var ya, işte biz de bu yanılgının kurbanı oluyoruz bazen. Yazın kavrulan şehir, kışın bambaşka bir kimliğe bürünüyor. Hele şu rüzgâr yok mu? Adamı öyle bir yalpalatıyor ki sanki sokakta değil, denizin ortasında bir kayıktayım!
Rüzgâr yüzüme vurdukça gözlerimden yaş geldi, yanaklarım uyuştu. Hani çizgi filmlerde soğuktan adamın yüzü morarır, dudakları titrer ya, işte aynen öyle oldum! Hele bu havada deniz de azgın, öyle masmavi parlayan hali gider ki hırçın dalgalar sahili dövüyor. Yazın keyif yaptığımız kumsallar şimdi bomboş, terk edilmiş gibi durur.
Bu rüzgâr Antalya’nın neşeli yüzünü bir anda ciddileştiriyor. İnsan ister istemez düşünüyor. “Bu şehir beni seviyor mu, sevmiyor mu?” Yazın kollarını açan, insanı sıcacık karşılayan Antalya, kışın tam tersi. “Şimdi yalnız kalmak istiyorum” diyor sanki. Sen de paşa paşa eve dönüyorsun, çünkü meydan okumaya kalkarsan sonun hasta olmak!
Hakkını da yemeyelim, kışın Antalya’nın ayrı bir ruhu var. O rüzgârın getirdiği keskin iyot kokusu, dağlardan inen temiz hava, insanın ciğerlerini açıyor. Sabah uyanınca pırıl pırıl bir hava görmek güzel ama aldanmamak lazım! Sabah bahar gibi olup akşama buz kesecek bir şehir burası. Gündüz tişört, akşam atkı… Antalya’yı ancak böyle yaşarsın.
Sonra aklına yaz geliyor… Şimdi burada üşüyen ben, üç ay sonra sıcaktan şikâyet edeceğim. "Ah keşke biraz serinlik olsa" diyeceğim. İnsanoğlu hiç memnun olmuyor, ama ne yapalım? Bu rüzgârın altında yürümüş, buz kesmiş bir insan olarak şu an tek isteğim: Sıcak bir çay ve battaniyenin altına kıvrılmak.
O yüzden diyorum ki, ey Antalya’yı hep sıcak sananlar! Bir gün bu şehirde kışın kalın da, bizi anlayın. Kışın o tatil broşürlerindeki ılık meltemleri değil, şiddetli rüzgârları var. Ve inanır mısınız? Soğuk bile güzel burada. Ama ben yine de battaniyeme sarılıp sıcak bir çay içeceğim. Siz de bir gün üşüyünce bana hak verirsiniz.