Bazen dünyaya çocuklar gibi bakmak gerekiyor, her şeyi bir kenara atıp bir çocuk aklıyla düşünmek… İnsana o kadar huzur veriyor. Bunu denemekte yarar var aslında, büyüdükçe kendimizi sihirli dünyadan uzak tutuyoruz.

Çocuklar için çizgi filmler hayal dünyasını geliştiren, eğlendiren ve onların gelişiminde önemli role sahip eserler olarak değerlendirmek gerekiyor. Bizler sabahları erkenden kalkıp televizyon karşısına geçer ve o renkli karakterlerin dünyasına öylesine dalardık ki ne yaşadığımızı hatırladık ne de o dünyadaki varlığımızı, bu diyarı giderek unuttuk.

Çizgi filmler bizler için yalnızca eğlence aracı olmaktan ziyade geçmişe değerli anılar biriktiren, çocukluk düşlerimize götüren bir sihirli değnek gibi. Anıların içerisinde kendi çocukluğumuzun güzel anılarını bulup mutluluğu yeniden yaşamak ayrı bir keyif doğrusu.

Hatırlıyorum, birçok çizgi filmi sabah erkenden izler, arkadaşlar arasında kendimize bir karakter seçer o karakterin rolüne girerek onu taklit ederdik. Bu aynı zamanda iletişim sürecimizi de geliştirmemize etki etti.

Bakıyorum şimdiki çocuklara o kadar güzel çizgi filmler varken gidip nerede gereksiz şeyler var onları izliyorlar. Bu tabii ki de benim bakış açım. Küçükken bizim için Pokemon, Digimon, Beyblade, Sevimli Canavarlar, Scobby Doo, Sünger Bob, Şirinler, Tom ve Jerry, Winx Club, Yu Gi Oh gibi hayal dünyamızı geliştiren çizgi filmler son derece değerliydi. O an çıkar izler, izleyemezsen kalırdı.

Çizgi filmden bahsettiğime bakmayın böyle size aslında buradaki amaç çocukluk ruhunu yeniden yakalamak ve o kahramanların içerisindeki kendi benliğimizi, sevimli ve dışa dönük halimizi bulmak. Bazı insanlar çocuklarına çizgi film izletmiyormuş, bu bana göre çok gereksiz bir durum. Çocuk hayal etmeden ne yapacak peki? Hayal o çocuğun ruhunun bir parçası, çizgi filmler onun hayallerini bir parça da olsa destekliyor.

Gelin biraz yaşamımıza ara verip çocuklar gibi mutlu olmak adına arada bir çizgi film izleyip geçmişteki kendimizi görelim… Mutluluğu yeniden yakalayalım.