Evet, dünya kendini savunmaktan aciz değildir, bıçak kemiğe dayandığında kendini savunabilir demiştik. Ve belki de şu anda savunmaya geçmiş olmalı ki, her gün önceden alışık olmadığımız yeni bir olumsuzlukla karşılaşıyoruz. Bu durum önümüzde daha alışık olmadığımız pek çok durumla karşılaşacağımızı gösteriyor. İşte bunlardan bazıları.

İnsanlık tarihinde ilk ve tek: Dünyanın oluşum sürecinde milyonlarca yıl önce yaşanan değişimler gibi Akdeniz'de de değişim yaşandığını söyleyen Doç. Dr. Deniz Ayas, insanlığın tarihi boyunca ilk kez böyle bir değişim gördüğünün altını çizdi. “Bir denizin karakter değişimini insanlık tarihi boyunca ilk kez görüyoruz. Tabi bu Akdeniz ekosisteminde bir farklılaşmayı, dönüşümü sağlıyor. Akdeniz’in yerli türleri yerine ya da onlarla birlikte tropik türleri görmeye başlıyoruz. Yeni bir besin piramidi şekillenmeye başlıyor. Bu yeni gelen türler, Akdeniz’in besin piramidinin belli noktalarına giriyor, yani besin zincirini uzatabiliyor; var olan türlerin besinine ortak olarak onların popülasyonlarını daraltabiliyor” ifadelerini kullandı. (17.06.2020)

 Mini buzul çağı: İngiltere’de Northumbria Üniversitesi matematik profesörü Valentina Zharkova ve ekibi de gelecekte küresel iklim değişikliklerinin matematiksel olarak tahmin edilmesine olanak tanıyan bir modele imza attı. Hesaplamalar gösteriyor ki güneşin manyetik dalgalarının azalmasıyla 2021-2050 yılları arasında hava sıcaklıklarında ciddi bir düşüş görülecek ve bu da 1600-1700’lü yıllardaki gibi “Mini Buzul Çağı” dönemine benzer bir sürecin yaşanmasına neden olabilecek. NASA’nın son iklim raporu ise bu tarihi, 2030 yılından günümüze hatta bu kışa çekmiş durumda.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Meteoroloji Mühendisleri Odası Başkanı Ahmet Köse yaptığı bir açıklamada “Mini Buzul Çağı” küresel ısınmayı yavaşlatabilir ve doğa, kendini “Mini Buzul Çağı” ile dengelemeye çalışabilir. Küresel ısınmayla sıcaklığın artı 2 derecede olduğunu, insanların da buna çabuk adapte olduğunu belirten Köse, mini buzul çağında artı 2 derece olan sıcaklığın eksi 1-2 dereceye düşeceğini söylüyor. Köse’ye göre bu soğuklara insanların değil, ama nesli tükenmekte olan hayvanlar ile bazı bitki türleri uyum sağlayamayacak” dedi.

Yine küresel ısınma sonucu denizlerden aşırı buharlaşma olması ve bulutların gökyüzünde kalın bir tabaka oluşturmasıyla güneş ışıklarının kesilmesinin de mini bir buzul çağına neden olabileceği belirtilmektedir.

İki derecelik bir artışla deniz seviyesinin bir metreye kadar bir yükselme bekleniyor ki bu yükselme ile ABD’nin Florida eyaleti ve Hollanda gibi kimi ülkelerin önemli bir bölümünün su altında kalmasına neden olacak. Bangladeş, Çin ve Hindistan gibi Asya ülkelerindeki pirinç tarlalarının önemli bir bölümü deniz seviyesinin altında kalacak. Dünya Bankasının yayınladığı bir rapora göre deniz seviyesindeki bir metrelik bir yükselme Bangladeş’te pirinç üretiminin yarısının kaybedilmesi demek.

Kaldı ki bazı bilim insanlarına göre sıcaklık artışının 2 derecede tutulamayacağı, domino etkisiyle 4 veya 5 dereceyi bulabileceği ileri sürülmektedir ki böyle bir durumda deniz seviyesindeki yükselmenin 10 ile 50 metreyi bulabileceği ileri sürülmektedir. 50 metre Avrupa’nın büyükçe bir bölümünün sular altında kalması demektir. Örneğin denizden yüzlerce km uzaklıktaki Köln’ün yüksekliği 39 metredir.

Daha da önemlisi buzulların erimesi, soğuk ve sıcak su akıntılarını da etkileyebilecektir. Örneğin böylesi bir etkilenmede Golfstrim sıcak su akıntısı İngiltere ve Baltık ülkelerine gelemez ise buralar Sibirya gibi soğuk olacaktır.

Dünyanın manyetik kutupları değişiyor: Rus bilim adamları "Dünyanın manyetik kutuplarının kaymakta olduğunu" tartışıyor. Bu kaymanın dünyayı Hiroşima'ya çevireceğini savunanlar bile var. Manyetik kutupların kayması, atmosferin büyük ölçüde azalmasına yol açabilir, bu da dünyanın eksi 273 dereceye kadar soğumasına, yani nükleer kış benzeri bir durumu yaratabilir ve doğal yaşam yok olabilir.

Yevgeni Shalamberidze Kasım 2008’de yaptığı bir açıklamada "Dünyanın coğrafik kutupları, hep aynı yerde. Ancak manyetik kutuplar şimdiden 200 kilometre kadar kaymış durumda. Son zamanlarda dünyayı kasıp kavuran bunca doğal felaketin buna bağlı olmadığını kesin bir dille söyleyemeyiz. Kuşların, balina ve yunusların yön şaşırması, sebebi açıklanamayan uçak kazaları bu etkinin işaretleri olabilir" dedi.