A odasının sağdaki B Odasına ise kaya yarığı gibi çok dar bir geçitten sonra kısa bir tünelle girilmekte ve dört tarafı çevrili üstü açık olan odanın girişine göre sağ duvarında 12 yeraltı tanrısı A Odasındakilere göre burada daha az yıpranmış ve daha net görünmektedir. Bilgi levhası odanın duvarlarındaki nişlerin ise adakları koymak için olduğunu yazıyor.

Bu odaların bulunduğu büyük bir kitle (bir blok) halinde bulunan kaya bir dağın eteğinde gibi görünmesine karşın aslında burada bir dağ falan yok. Ama havadan göremeyince bir anda kendimi Kirmanşah’taki Bisütun dağının eteğindeki Tak-ı Bostandaymışım gibi duygulara kapıldım. Fakat bu tapınakların arkasında Bisütun dağı gibi bir dağ olmadığı gibi burası dağ falan da değil. Havadan bakıldığı zaman bir düzlükte sanki bu tapınaklar için özel yaratılmış bir kaya bloğu gibiydi.

O dönemin insanlarının inandığı 90’dan fazla Tanrı, Tanrıça hayvan ve yaratıklar kayaların üzerinde kabartma olarak işlenmiş. Bu kayaların bulunduğu alan özellikle yeni yıl kutlama törenlerinin yapıldığı kutsal alandı. Hitit dini törenlerine göre yeni yıl ve ilkbahar sırasında bütün Tanrılar bir araya gelir ve Fırtına Tanrıçası Arinna’nın evinde buluşurdu. Bu şenlikler sırasında şehirdeki tüm Tanrılar Yazılıkaya Tapınağı’na getirilir ve bütün Tanrılar bir arada olurdu.

B odasında kabartmaların en önemlilerinden birisi de Tanrı Şarrumma’nın Kral lV. Tuthaliya ile kabartmasıdır ki, bu durum B odasının lV. Tuthaliya zamanında ya da o ölünce onun anısına yapıldığını akla getirmektedir. Yazılıkaya’nın önündeki bu A ve B odalarının girişindeki daha genişçe alan da sanırım kutsal mekana dahil olmalı. Çünkü Berlin Pegamon Müzesinde Yazılıkaya kapıları bulunuyor. Kapılar eğer odaların girişinde ayrı iki kapı değil ise bu avlu gibi alanın kapıları olmalı diye düşünüyorum.

Yazılıkaya’da fotoğrafları çekip gerekli notlarımı aldıktan sonra Boğazkale’ye gittim.

Dindar ve kindar bir fırtına

Sarmış Anadolu’mu

Bir Türk kafasına yüz dirhem veren

Emevî komutan Kuteybe Bin Müslim’in

Kanlı kılıçları ellerinde

Dillerinde kan, kin, intikam

Zamana savaş açmış yobazlar

Anadolu’m kıvranır sancıdan

Yere çevirmiş yüzünü 

Günebakanlar utancından