Evet bilgi levhasında da belirtildiği gibi 30 metre yüksekliğinde piramit eğiminde bir set oluşturup üstüne Sfenksli Kapı konulmuş. (Berlin’den Geri getirilen sfenksler Boğazkale Müzesinde) bulunuyor.

Sfenksler; kanatlı, insan (kadın) başlı ve aslan gövdeli olup başlarında bir miğfer vardır. Sfenksli Kapıda yalnızca dış kapı kapatılabiliyor olmalı ki, iç kapıda kapı kanatlarının tutturulması için bir donanım yok. Bu setin tabanında ise bir tünelle dışarı çıkılıyor ki, Yer Kapı denilen bu tünel harika bir şey. Bu tünel şehrin kuşatılması halinde dışarıya gizlice çıkış amacına yönelikmiş. Ama bu tünel bugüne dek gördüğüm hiçbir tünele benzemeyip düzgün olmayan devasa taşlar harçsız örülerek oluşturulmuş.

Buradan sonra Kral kapısına geldim. Kral Kapısının kente bakan yüzünde kısa eteği, silahları ve boynuzlu miğferiyle savaşçı bir tanrı kabartması var. Bu kabartmanın bulunduğu taş diğerlerinden farklı olarak beyaz bir taş ki sanırım aslı müzeye götürülmüş ve yerine bu yapay kopya konulmuş.

Yedi km uzunluğundaki surlar genellikle derin yamaçların üstünden geçtiğinden oldukça yüksek görünmektedir. Diyebilirim ki bu surlar gerçekten çok muhteşem ve bilinenden çok farklıydı. Yani genelde surlar zeminden yükselen duvarlar biçimindeyken Hattuşa surları ya doğal yamaçların üstünde ya da yığma toprak üzerindeydi. Yani surun yanındaki toprağı on metre kazıp yanına yığarsanız yirmi metre bir yükseklik kazanıyorsunuz. Sur dediğimiz kalın duvarı ise bu oluşturduğunuz tepenin üzerine yapıyorsunuz. Diyelim ki on metre de surun yüksekliği olsa, şehrin etrafında 30 metre yüksekliğinde bir koruma duvarı oluşturuyorsunuz ki, devasa boyutlu estetik yapılı kapılarıyla bu surlarda Hitit sanatını tüm özelliklerini görmek mümkün oluyor.

Anadolu’m kültürleri toplayan

Devasa bir kültür harmanı

Kültürleri içinde eritip

Sentezleyip yeniden yaratan

Bir kültür üretim harikası.

Yüzyıllarca göç yollarında

Kültürlerin içinden geçtiği

Bir kültür otobanı.

Yanar ağlar şimdi

Geri kalmışlığına

Çünkü Milenyumda

Cehalete tapar insanı