Ören yerinin girişinde bilet satan görevli, belki biraz da yaşıma bakarak burayı yaya olarak gezmemin olanaksız olduğunu söyledi.

Çünkü kent 180 hektarlık bir alana yayılıyormuş. Surların uzunluğunun yedi km olduğunu ve bu surların içindeki gezinti yolu 9 km olduğunu ve yolun kimi yerlerinde çok dik yokuşlar olup arabaların bile vites düşürmek zorunda kaldığını söyledi. Oysa ben böyle bir şey beklemiyordum. Sagalassos gibi, Perge veya Termessos gibi bir alanı gezeceğimi düşünüyordum.

O zaman taksi ile gelmeme bir kez daha sevindim. Bu durum Yozgat’a bir an önce dönmek isteyen taksicinin de işine geliyordu. Zaten buradaki ziyaretçilerin hemen hepsi de araba ile geziyordu. Ayrıca surların içinde kalan geniş alanda ayakta kalan bir yapı olmayıp Büyük tapınaktaki gibi yapı temelleri vardı. Çünkü Hitit yapılarında genellikle taş temel üzerine ahşap ve kerpiç malzeme kullanıldığı için ahşap ve kerpiç gitmiş yalnızca taş temeller kalmıştı. Gezilip görülecek yerler ise surlarla üzerindeki kapılar ve tapınak kalıntılarının temelleri olup araba yolu bunların yakınından geçecek biçimde düzenlenmişti.

 Onun için Büyük Tapınaktan çıkıp yolumuza devam edince ilk karşımıza çıkan Aslanlı Kapı oldu. Surların üstünde kapı boşluğunun iki tarafında çok büyük kaya parçalarının iç yüzü düzlenmiş olup kapıların bağlandığı kasa görevi yaptıklarını düşündüm. Kapıdan dışarı çıkınca Boğazkale ve önündeki ova, sanki sonsuza uzanan bir zaman şeridi gibi ufukta kaybolup gidiyordu. Boğazkale’den başlayan yeşil alan ovanın devasa sarı kuraklığında boğularak ve gittikçe daralarak yeşil bir ırmak gibi akıp gidiyordu. Buradan kapıdan içeriye girmek için geri döndüğünüzde kapının iki tarafındaki aslanları görüyorsunuz. Yani aslanlar kapının dışa bakan yüzünde dışarıdan şehre saldıracak düşmanı korkutacak biçimdeydi ki bunlar Hitit taş işçiliğinin en güzel örneklerindendir.

  Bundan sonraki Yer Kapı ise akla ziyan bir şeydi. Buradaki bilgi levhasında aynen şunlar yazılıydı. “Şehrin simgesel tacı olarak surun güney sınırlarını oluşturan Yerkapı,  tabanı 80 metre genişliğinde, 30 metre yüksekliğinde ve 250 metre uzunluğunda yapay bir yığma settir. Potern adı verilen yığma setin yapımından önce inşa edilmiş 70 metre uzunluğunda bir tünel vardır.” İşte bu tünel akla ziyan bir şey.

 Hattuşaş’ın Aslanlı kapısından

 Bakınca şimdi

Orta Anadolu bozkırlarında

Ovalar okyanusunda

Yol alan bir yelkenli gibi

Sonsuzluğun kayıp bir noktasındayım.

İkindiyi geçiyordu Çorum’a vardığımda

Sonrasında, Amasya-Tokat yolundayım.