Sevgili okuyucularım… Biliyorsunuz ki, HATTUŞAŞ Hititlerin başkenti ve Anadolu’nun bir parçasıdır.
Onun için Hattuşaş ve Hititlerden söz etmeden önce Anadolu tarihine en genel hatlarıyla, ana başlıklar halinde kısaca değinmek istiyorum. Biliyoruz ki, Anadolu Tarihi son buzul çağını içine alan Kaba Taş Devri ve sonrasında yaşanan Yontma Taş Devrine dek uzanmaktadır.
Bu devirleri de kısaca açmak gerekirse Kaba Taş Devri dediğimiz (Paleolitik Devir) MÖ 50.000 ile 12.000 yılları arasında geçtiğini düşündüğümüz dördüncü ve son buzul çağıdır. Bu dönemde insanlar mağaralarda “Klan” dediğimiz aynı soydan gruplar halinde ve avcılık yaparak yaşamlarını sürdürmüştür. Anadolu’da bu döneme ait kalıntılar bulunan birçok mağara vardır.
Yontma Taş Devri dediğimiz ara dönem (Mezolitik Dönem) ise 4. Buzul çağının sona ererek, 4. Sıcak dönemin başladığını düşündüğümüz MÖ 12.000-6000 yılları arasıdır. Bu dönem sıcak dönemin başlamasıyla birlikte buzulların eridiği dönemdir. Ben bu dönemi doğanın çok zengin ve av hayvanlarının çok olduğu bir dönem olduğu için, insanların en mutlu dönemlerinden birisi olarak düşünüyorum. Bu yüzden insanlar avcılık ve toplayıcılıkla geçimini sağlamaktadır. Ama buzullar 6000 sene sonra eriyip bitince başlayan kuraklık, dünyada kitlesel göçlere neden olmuş, av hayvanları azalınca insanlar tarıma geçmek zorunda kalmıştır. 6000-3000 yılları arası Cilalı Taş Devri veya yeni taş çağı (Neolitik Dönem) olarak adlandırılır.
Cilalı Taş Devri dediğimiz (Neolitik Dönem) kuraklık nedeniyle doğanın fakirleşip birçok yerde bozkırlaşması ve hatta çölleşmesi, buna bağlı olarak av hayvanlarının çok azalması yüzünden insanlığın zor günleri olmuştur. Fakat insanlar av hayvanlarını evcilleştirip, üreterek ve toprağı ekip dikerek bu sorunun da üstesinden geldiler.
Fakat şunu da unutmamak gerekir ki bu tarih ve dönemler dünyanın geneline göre ortalama bir zaman değerlendirmesi olup dünyanın her yerinde aynı anda başlayıp aynı anda sonuçlanan tarihler değildir. Çünkü buzul döneminde dünyanın her yeri buzullarla kaplı olmadığı gibi buzulların başlangıç yüksekliği de her yerde aynı değildi. Örneğin buzullar Anadolu’da 1500 metreden yüksek yerlerdeyken Karadeniz’in kuzeyinde bin metrenin altına düşmekte ve daha kuzeye gidildikçe sıfıra düşmektedir.
Bu yüzden buzulların olmadığı yerlerde tarımın (neolitik dönemin) başlangıcı MÖ yedi sekiz binlere dek uzanırken son zamanlarda bulunan Göbeklitepe bunu buzul devrinin sonlandığı MÖ 12000 yılına dek götürmektedir.