Yazı dizisinin başından beri gezinin başlangıcında ilk görmek istediğim yerin Hattuşaş olduğunu belirtmiştim.
Bunun nedeni ve önemini de yine önceki yazılarımda belirttirmiştim. En önemlisi de MÖ 1650 yılından 1200 yılına dek 450 yıl Hititlerin başkenti olmuştu. Bir açık hava müzesi durumundaki kent, tarihi öneminden dolayı UNECO dünya kültür mirası listesine alınmıştır. Ve işte bu çok önemli kentin şimdi müzesini gezdim ve Boğazkale’nin ortasındaki ana caddeden tepedeki Hattuşaş’a gidiyorum.
Hattuşaş Hititlerin dini ve siyasi başkenti olduğu için burada saraylar, tapınaklar, ticaret merkezleri gibi çok sayıda kamusal yapıya sahip olması normaldir. Bu durumu benzer başka kentlerde de görebiliriz. Burada asıl önemli olan Hattuşaş’ta ele geçen çok sayıdaki tablet Anadolu’nun Hattiler Döneminden Hititler Dönemi sonuna dek ışık tutmaktadır. Hattuşaş’ta Anadolu’nun antik Dönemine ışık tutan binlerce tablet bulunmuştur. Hititçe yazılan bu tabletlerde Hititlerin yönetim, ticaret ve kültür faaliyetleri olduğu gibi açıklanmaktadır.
Hitit tabletlerini benzerlerinden ayıran en önemli özellik ise bu tabletlerdeki bilgilerin tamamen gerçek olmasıdır. Çünkü Anal denilen Hitit yıllıkları Osmanlı Vakanüvisleri gibi padişahın sünnet düğünü, tahta çıkış şenlikleri ve ziyafetleri vs gibi övgülerden ibaret değildir. Çünkü Anal denilen bu yıllıklar genelde tanrıya hesap vermek amacına yönelik olduğundan yılın olayları hiç saptırılmadan gerçek olarak yazılmıştır. Bu yüzden yeni yıl kutlamaları da çok önemli olup yılı on iki ay olarak kabul ettiklerinden tanrılar da genelde on ikişerli diziler halindedir.
Kentte ilk girdiğimiz alan (girdiğimiz diyorum çünkü taksiciyle birlikte geziyoruz) Büyük Tapınak oldu. Hattuşa aynı zamanda imparatorluğun dini merkezi de olduğundan burası Hititlerin en önde gelen tapınaklarından biri olup en güçlü tanrıları için yapılmıştır. En büyük ve en güçlü tanrıları hangileri derseniz bunlar zamanla değişim göstermiştir.
Örneğin eski krallık döneminde hava tanrısı Tarhunt ve fırtına tanrıçası Arinna ve onun kızı Mezzulla en büyük tanrılar iken Orta krallık döneminde Hurrilerle ilişkilerin ilerlemesinden Hurri Hava tanrısı Teşup, kız kardeşi Şavuşka ile karısı Hepat baş tanrı konumuna geçmiştir. Daha doğrusu Hititler ele geçirdikleri ülkelerin tanrılarının gücünü de ele geçirecekmişçesine onları da aynen kabul edince o kadar çok tanrı oluşuyor ki, bu yüzden Hattuşaş ve Anadolu’ya bin tanrı ili denilmiştir. Bu tanrılar sistemi daha sonra Yunan’a ve Roma’ya geçmiş olup orada baş tanrı Teşup, Zeus veya Jüpiter adını almıştır.
Büyük tapınak, Hatti kaynaklı olduğu düşünülen Hava Tanrısı Tarhu ve Güneş Tanrıçası olarak gördükleri Fırtına Tanrısı Arinna’ya taptıkları yer olarak düşünülmektedir. Tabii ki tapınağın sadece temelleri var. Ortada kare şeklinde büyükçe bir alanın etrafında kümelenmiş yapılar topluluğu biçiminde bir görünümü var. Üstüne çeşitli hikayeler uydurulan Yeşil taş da burada bulunuyor.
Gezinti yolundan görünen değişik uzaklıklarda yapı temelleri de buradakiler gibi. Bu temelleri kazı bilimi ile ilgilenenler anlamlandırmaktaysa da bu temellere bakarak o yapıyı kafada canlandırmak çok zor. Onun için Hattuşaş’ta asıl gezilip görülecek yerler surlar ve bunların dışarıya açılan kapılarıydı.
Anadolu’m Hatti’den Hitit’ten
Bize miras, bin tanrı ili…
Dinlerin, bilimlerin, kültürlerin beşiği.
Sayısız canlı çeşididir
Anadolu’nun biyosferi…
Yoksulluğu, acıyı, çileyi
Sevgiye dönüştürür
Tarlada çiftçi, dağda çoban
Anadolu köylüleri.