Çocukluğumda davar güttüğüm dağların arkasını merak ederdim hep. Sonrasında da ne yurtiçi ne de yurtdışı gezilere doyamadım.

Türkiye’de beş-altı il hariç diğerlerini en az iki tur yaptım. Ama Türkiye de artık eski Türkiye değil, son kırk yılda çok değişti. Gerçi değişimler gerek insan yapısı gerek kültür sanat ve kent mimarisi açısından hiç de olumlu olmadı. Her alanda fonksiyon estetiğe tercih edildi. Siyaset rant, din ticaret, mafya ve çeteler yasa dışı yollarda yol alırken devlet de halka karşı despotlaşarak bunların arkasında durdu. Ahlak çürüdü. Köyler dağılıp kaybolurken kentler kasabalaştı.

Yani son kırk yıl Türkiye’de olumsuzluklarla dolu da olsa zaman hiç durmadan yol aldı. Zaman gelişim ve değişimdir denilse de ülkemizde gelişim olmasa bile zaman iyi veya kötü değişimdi. O yüzden önceden gezip görmüş bile olsam aynı yerlerdeki değişimi tekrar tekrar görmek isterim.

Bu durum bende bir tutku olmanın ötesinde bir yaşam tarzı ve yaşama sevincimin, yaşama bağlılığımın sigortası gibidir. Bir yerde uzun süre kalınca yaşam benim için kanıksanır, monotonlaşır, kendimi hareketsiz ve hantal hissederim. Oysa birkaç günlüğüne bir yerleri dolaşıp gelsem kendimi gençleşmiş dinçleşmiş hissederim. Güncellenir, yenilenirim.

Şimdi yine böylesi duygularla yeni bir geziye karar verdim. Bu kez altmış yıl önce ilk göreve başladığım köye gitmek için uzun ve zor bir yolculuğa çıkmak istedim. Zamanı tersine çevirip 18 yaşıma dönmek istedim. Fakat ne var ki zaman tek yönlü ve yalnızca ileri yönde çalışır. Nasıl ki nehirler geri akmaz ise zaman da sürekli ileriye akan bir nehirdir. Sanki zaman her şeyi sürükleyip giden bir seldir.

Bunları biliyorsun da neden seksene merdiven dayadığın bir yerde zamanın önünü kesmeye zamanda geriye yol almaya çalışırsın, zamanın karşısında kimse duramamış iken sen mi duracaksın, diyebilirsiniz. Evet zaman durmaz zaman akar. Bunu aklımla kavrayabiliyorum elbette.

Ama duygular öyle demiyor. Zamanın tekerine çomak sokarak bir an durultabilir ve o anda selde sürüklenen anılardan birkaçını kurtarabilirsin diyor. Bir zamanlar Barış Manço zamanın tekerine çomak sokmuştu. Sen de sokabilir, geçmişten birkaç anı toplayabilirsin diyor. Zamanın altmış yıl öncesine anı toplamaya gidiyorum Erzurum Karayazı’ya. Kolay gelsin bana.