Türkiye’de kitap okuma oranlarıyla ilgili istatistikler genellikle can sıkıcı oluyor, değil mi?

Her yıl birkaç kez duyduğumuz, okumaktan çok uzakta olduğumuzu gösteren rakamlar… Ama bu rakamların ardında yatan nedenleri gerçekten anlamaya çalışıyor muyuz? Sanmam!

Şöyle bir bakmak gerekiyor… Öncelikle, kitaba karşı bir önyargımız var gibi hissediyorum. Çoğumuz kitap okumayı bir yük, bir zorunluluk olarak görüyoruz. Bir utançtır aslında da neyse… Oysa kitap okumak, hayatı farklı bir pencereden görebilmek için bir fırsat ve biz bunu seçmiyoruz. Pek çoğumuz televizyon karşısında zaman öldürmeyi, sosyal medyada kaybolmayı tercih ediyoruz. Sonra da kitap okumaya vakit bulamıyoruz diye şikâyet ediyoruz hep. Kendimize sormamız gereken şu aslında; ‘Gerçekten vakit mi bulamıyoruz, yoksa önceliklerimiz mi farklı?’

Ekonomik şartlar da bu durumu daha da zorlaştırıyor, bunu kabul etmek gerekiyor hele ki krizin en derininde olduğumuz bu süreçte. Kitap okumak bir lüks değil, bir ihtiyaç olmalı desek de, gerçekte çoğu insan için bir tercih olmaktan çıkabiliyor. Ancak, burada bir yanlış anlaşılma olmasın sakın! Sadece satın almakla kitap okunmaz bunu düşünenler bir köşeye gitsin. Kütüphanelerimiz, kitap takasları, ikinci el kitaplar... Tüm bunlar, kitabın pahalı olması bahanesini ortadan kaldırabilecek fırsatlar.

Bu durumlara karşı umut ışıkları da yok değil. Son yıllarda kitap okuma alışkanlığını teşvik eden pek çok kampanya var. Okuma grupları, çevrimiçi kitap kulüpleri, dijital kitap platformları… Bu girişimler, kitap okuma oranlarını artırma yolunda atılmış güzel adımlar. Ama en önemlisi, birey olarak bizlerin bu adımlara katılması gerekli işte. Kitap okumak yalnızca bir hobi değil, aynı zamanda kişisel gelişim için bir zorunluluk ve bunun farkında varmalıyız gibime geliyor.

Bir de şöyle bir durum var; teknoloji çağında yaşıyoruz, ama bu teknolojiyi kitap okumak için ne kadar kullanıyoruz? Telefonlarımız, tabletlerimiz elimizden düşmüyor ama kaçımız bu cihazlarda kitap okuyor? Belki de dijital kitaplar, kitap okuma alışkanlığını yeniden canlandırmanın anahtarı olabilir, öyle değil mi?

Kitaplarla aramızdaki kopukluğu gidermek bizim elimizde olan bir şey… Kitapları hayatımıza katmak için bir adım atmamız gerekiyor. Belki bugün, bir kitap alıp birkaç sayfa okursak, yarın bu küçük adım büyük bir değişimin başlangıcı olabilir. Çünkü bir toplumun geleceği, kitaplara verdiği değerle şekillenir.

Umarız bir gün çok okuyanlar arasında olan bir Türkiye oluruz!