Cuma günü; Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile beraber Çanakkale Meydan Muharebelerinde mücadele veren Dr. Ziya Bey’in oğlu olan 12. Dönem Denizli Milletvekili Dr. İsmail Ertan vefat etti.
Yaşlılığa bağlı rahatsızlıkları nedeniyle 101 yaşında hayatını kaybeden Ertan’ın cenazesi, 9 Ağustos Cuma günü Cuma namazına müteakip Tavas’ta defnedilecek haberleri tüm medya ve yazılı basında yer aldı.
İsmail Ertan benim amcam, ailemizin, bizden önceki neslinin son kalanıydı. 101 yaşında Cumhuriyetle yaşıt asırlık çınarıydı. Son gününe kadar sağlıkla, aklı başında, cumhuriyet sevdasıyla yaşadı. Ölümü büyük bir boşluk, bir sahipsizlik duygusu yarattı bende.
‘’101 yaşında hayatını kaybeden Ertan’ın cenazesi, 9 Ağustos Cuma günü Cuma namazına müteakip Tavas'ta defnedilecek. 1961-1965 yılları arasında Cumhuriyet Halk Partisi’nden (CHP) Denizli Milletvekili olarak görev yapan Dr. İsmail Ertan’ın vefatı, başta CHP olmak üzere siyaset camiasında derin üzüntüye neden oldu.’’ Haberleri çıktığında bizler ailesi olarak Tavas’ta öğle namazını bekliyorduk.
Baba adı Mehmet Ziya, anne adı Nimet Hanım. Tıp Doktoru, Siyasetçi, XII. Dönem CHP Denizli Milletvekili 1923, Tavas, Denizli doğumlu Cumhuriyetle yaşıt İsmail Hakkı Ertan’ın Naaşı Mestanağa Camii avlusunda CHP’den meclisten, ailesinden, Denizli eşrafından, sevenlerinden gelen çok sayıda çelenklin gölgesinde tabutunda yatıyordu.
9 Ağustos Cuma hutbesi ve namazı sonrası, vaaz bitiminden uzunca bir süre sonra Tavas Mestanağa Camii imamı beyaz kaftan benzeri giysisi ve büyük beyaz sarığı ile, ihtişamla cenaze namazını kıldırmak için camii avlusuna çıktığında, bizler en az iki saatten fazladır öğlen sıcağında oradaydık.
Cenaze törenine katılan Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu Tavas Belediye Başkanı Kadir Tatık, Tavas Kaymakamı İsmail Demir İlçe Emniyet Müdürü Ayhan Ataberk CHP il ve ilçe yönetimi ve ailesi olarak namaz kılınıp helallik istenmesi ya da duası sırasında imamın yaptığı konuşmada ne vefat edenin ne de Atatürk’ün adlarını duymadık, hiç geçmedi, ne Nimetten doğma, Ziyadan olma sözü vardı ne de amcamın adı sanı. Ne de bu topraklarda özgürce yaşayıp, dini vecibelerimizi yerine özgürce getirebilmemizi sağlayan Atatürk’ün adı hiç geçmedi ne yazık ki…
Amcam İsmail Ertan’ın evlatları Can ile Canan…Her ikisi de aşkla bağlı olduğu en büyük varlıklarıydı. Vatanı ve milletini temsil ediyordu. Vatanı Can’ı, milleti cananıydı. Ne Can’dan ne Canan’dan vazgeçebilirdi. Çünkü böyle görmüş öğrenmiş, bu idealle yola çıkmıştı.
Babası Vatanımızın kurtarıcısı, kurucusu Ulu önder Atatürk ile sırt sırta savaşmıştı Çanakkale savaşında. O da doktordu, babaannem hep’’ Babam doktor, kocam doktor, oğlum doktor’’ diye söylerdi gururla. Cumhuriyet onların gözyaşlarıydı. Bu uğurda dökülen kanlara tanıklık etmişti babası yani dedem Dr. Ziya Ertan, oğlunu da bu ideallerle büyütmüş, cumhuriyete katkı versin diye yetiştirmişti. Amcam önce babası gibi, dedesi gibi doktor olmuş vatana, insanına faydalı olmak can kurtarmak için, sonra idealleri büyümüş ve milletvekilliğine kadar gitmişti.
Amcam Bir cumhuriyet çocuğu olarak cumhuriyetle yaşıt, cumhuriyetin kuruluşundan sonra her bir aşamasına tanıklık ederek 101 yaşına kadar sağlıklı bir yaşam sürdü. Bir doktordan çok, bir milletvekilinden çok hep cumhuriyeti korumak, vatana millete hizmet edebilmekti ideali. Kızı Canan, oğlu Can; Vatanı, milleti gibi bağrına bastıklarıydı. Bu toprakların yetiştirdiği değerlerden biriydi.
Bizim dinimiz ayrımcılığı reddediyor ama insan yapısı bunu kaldıramıyor demek ki. İnsanın dirisine ayrımcılık yapılıyor da artık ölüsüne de mi yapılıyor anlayamadım…