Gazetemiz muhabirlerinden Ayşegül Şahin’in yaptığı ‘Yer altından gelen tehdit’ haberi çok dikkatimi çekti. açıkçası bu haberi okuyuncaya kadar böyle bir sorunun olduğundan haberim yoktu. Sorun ne mi? Foseptik. Evet Antalya’nın önemli sorunlarından biri. Konuya ilişkin Antalya Şehir Plancıları Odası Başkanı Funda Yörük, şu sözlere yer veriyor;
"Antalya'nın birçok yerinde foseptik kullanılıyor. Foseptikleri su yüzeylerimizi korumak adına yanlış çözümler olarak görüyorum. Birçok su yüzeyi bulunan alanların foseptik gibi bir yöntemle baş başa bırakılmaması gerekiyor. Gelecekte de ülkemizde su problemi bizi bekliyor. Foseptikten vazgeçmeliyiz. Foseptikleri su yüzeylerimizi korumak adına yanlış çözümler olarak görüyorum. Foseptiğin bu kadar tercih sebebi olması en pratik çözüm olmasından kaynaklanıyor. Kolaya kaçma yöntemi foseptiktir. Sızdırmaz foseptiğin kimin kontrol edeceğine ve nasıl olacağına dair bir bilgi yok. Antalya'da Kırcami ve Altıntaş özelinde foseptiğin sorunu şu şekilde; Antalya'nın Düden Çayı gibi ve Yedikarıkları gibi birçok su yüzeyi bulunan alanların foseptik gibi bir yöntemle baş başa bırakılmaması gerekiyor. Gelecektede ülkemizde su problemi bizi bekliyor. Foseptikten vazgeçmeliyiz. Antalya'nın birçok yerinde foseptik kullanılıyor. Belediyeler geçmişten günümüze alt yapılardan çok üst yapılara önem vermişler, alt yapı dikkate alınmamış. Halbuki alt ve üst yapı eş zamanlı olarak ilerlemelidir. Foseptiğin sızdırması durumunda yeraltı içme sularımız kirlenebilir. Deniz kirliliğine neden olabilir bu da turizme zarar verebilir, yine bu kirliliğe bağlı olarak hastalıklar meydana gelebilir. Biz içme suyumuzu ve denizimizi korumak zorundayız. Ancak foseptikle biz hem denizimizi hem de içme sularımızı kirletiriz. Gelecek nesillere doğru bir kent bırakmak istiyorsak en büyük borcumuz doğaya borcumuz olmalı ve bunu da sularımızı koruyarak foseptikten vazgeçerek yapmalıyız. İmar planlarında yapılaşmaya izin verilen alanlarda da bir etaplama yapılarak kanalizasyon ve içme suyu gibi alt yapı çözümlerimizi de yapmalıyız. Hatta yağmur sularını biriktirme yöntemlerimizi de bunun içerisinde çözmeliyiz. Antalya'ya yağan yağmurlar artezyenlerden gittiği için yağmur suları değerlendirilemiyor. Ancak bu sulara muhtaç olacağız. Alt yapı çalışmalarını etaplayıp, inşaatları da bu etaplamaya göre yaptırarak çözüme kavuşturmamız gerekiyor."