Birçoğumuz bir şekilde Pompeii’nin o hüzünlü öyküsünü duymuştur. Öyle ya M.S. 79 yılında Vezüv Yanardağı patlıyor ve Pompeii adında küçük ancak canlı bir Roma kenti birkaç saat içinde uzun bir sessizliğe gömülüyor.
Pompeii’yi ilk duyduğumda o gösterişli Roma aklıma geldi. Mozaik döşemeli villalar, meyhaneler, her köşe başında birilerine adanmış tapınaklar… O dönem insanları çok güzel yaşıyor olmalıydı ta ki o dev yanardağı patlamadan önce…
Gelelim ilginç olana, Pompeii halkı Vezüv’ün onların felaketi olacağı konusunda hiçbir şey bilmiyordu. Yanardağın kenarında yaşayan bu halk, orayı sıradan bir dağ olarak görüyordu. Düşünsenize, her gün karşısında oturduğunuz şeyin bir zaman bombası olduğunu fark etmeden yaşamınıza devam ediyorsunuz… İnsan ne kadar da aldanmaya meyilli, değil mi?
O korkunç olay geliyor ve Vezüv patlıyor… Şehir ilk önce kül ve taş yağmuru boğuyor. Halk panikle kaçmaya çalışıyor ancak o kadar hızlı ki bu doğal felaket, pek çoğu olduğu yerde donup kalıyor. Günümüz kazılarında bulunan o bedenler de bu sahnenin içine hapsolmuş. O anları düşününce ürperiyorum.
O insanlardan geriye kalanları gördükçe duygulanıyorum açıkçası, belki de Vezüv yeniden uyanacak ve yeniden bu senaryoları yaşayacağız…