İdealleştirilmiş bir bakış açısına göre Yapay zeka, insana özgü zihinsel işlevleri ve bağımsız hareket edebilme davranışları sergileyen yapay işletim sistemidir.

Bu kavram, insanların davranışlarına benzer davranışlar sergileme, matematiksel mantık yürütme, konuşma, hareket etme ve ses algılama gibi birden fazla sinir ağı yeteneğe sahip yazılımsal ve donanımsal sistemler bütünüdür.

 “‘Tarihte üç büyük olay vardır. Bunlardan ilki kainatın oluşumudur. İkincisi yaşamın başlangıcının olmasıdır. Üçüncüsü de yapay zekanın ortaya çıkışıdır.’

BBC ile söyleşisinde MİT Bilgisayar Bilimleri laboratuvar yöneticilerinden Edward Fredkin yukarıdaki ifadeleri kullanmıştır.” (Pirim, 2006: 82)

Yapay zeka teknolojilerinin hızla gelişmesi ve yaygınlaşması, endüstri ve hizmet sektörlerinde işçi ihtiyacını azaltabilir ve işsizlik oranlarını artırabilir. Özellikle son yıllarda pek çok yönüyle insana benzeyen yapay zekalar hakkında birçok iddia ortaya atılıyor. Sürekliliğini devam ettiren gelişmelerin sonucunda ilerleyen dönemlerde yapay zeka teknolojilerinin oldukça geniş bir sektör yelpazesinde çalışma hayatının başarılı çalışanları olabilecekleri düşünülüyor. Günümüzde bilgisayarların insanlar gibi düşünmesini sağlayan yapay zeka teknolojilerinin geniş bir sürecin ortaya çıkardığı bir meta olmuştur.

Yapay zekaların tarihçesi aslında sandığımızdan çok daha eskilere dayanıyor. Günümüzde dahi haklarında pek çok konunun tam olarak anlamlandırılamadığı Antik Mısır Medeniyetinin yapay zeka fikrinin ilk ortaya atıldığı yer olduğu iddia ediliyor. Bu durumda yapay zeka nedir, nasıl ortaya çıktı ve tarihçesi nedir gibi sorulara cevap aranmaya başlandığında karşımıza çıkan ilk dönem Antik Mısır olacaktır. Antik Mısır kaynaklarında Yapay zeka hakkında yapılan çizimler olduğu iddiası bir hayli dikkat çekiciyken konuyla ilgili Antik Yunan Medeniyeti ele alındığında da mitolojik ögeler arasında yapay zekanın da yer aldığı açıklanıyor.

Antik çağlardan sonra da yapay zekalar hakkında bazı fikirler öne sürülmüştür. Bu düşünceler 17. Yüzyıl ve sonrasında yayınlanan kimi eserlerde yer alıyor. Bazı kitaplarda insan düşüncelerinin başka nesnelere aktarılabileceği fikrinin yer aldığı biliniyor.  Matematikçi Gottfried Leibniz bu fikri öne sürmesi ile tanındığı belirtilirken Güliver’in Gezileri kitabının yazarı Jonathan Swift bir eserinde spekülatif bilginin geliştirilmesi için mekanik operasyonların gerekliliğinden bahseden bir cümle kurmuştu. Bu düşüncelerin gelecekte hayatımıza girecek yapay zeka teknolojilerinin ayak sesleri olduğunu o zamanlar çok az insan biliyordu.

Yapay zeka teknolojileri, insanların davranışlarına benzer davranışlar sergileme, matematiksel mantık yürütme, konuşma, hareket etme ve ses algılama gibi birden fazla sinir ağı yeteneğe sahip yazılımsal ve donanımsal sistemler bütünüdür.

Yapay zeka kavramı genellikle insan zihnine özgü öğrenme, anlama, sorun çözme gibi zihinsel işlevlere uygulayabilen teknolojik aletler veya makinalar olarak nitelendirilir. Yapay zeka çalışmaların çoğu insan doğasını ve yeteneklerini taklit eden yetenekler geliştirmeyi hedefler. Ancak özellikle son yıllarda yapay zeka teknolojileri bununla sınırlı kalmadı. Öğrenme yeteneğine sahip ve ilerleyen süreçlerde insan etkisinden bağımsız, daha açıklayıcı olursak kendi kendine gelişmesi mümkün olan yapay zeka teknolojilerinin oluşacağına dair yönelimler oluşturduğu iddia ediliyor. Bu yönelimin sonucunda insanın çevreyi kavrama amacından ziyade kendisine hizmet edecek yapay zeka teknolojilerinin insandan daha zeki varlıklar oluşturulacağı hayalinin bir parçasıdır.

Bu düşünce, 1920’li yıllarda yazılan ve sonraları Isaac Asimov’u etkileyen modern bilimkurgu edebiyatının öncü yazarlarından Karel Čapek’in eserlerinde dışa vurulmuştur. Karel Čapek, yapay zeka teknolojilerinin insan zekasından bağımsız bir şekilde gelişebileceğini öngörmüş ve 1920 yılında Prag’da açılışı yapılan R.U.R adlı tiyatro oyununda bu düşünceyi savunmuştur.

1956 yılı yapay zeka kavramının doğum yılıdır denilebilir. Bu sene yapay zekalar hakkında bir New Hampshire, Dartmouth College’da bir konferans düzenlenmiş ve ilk kez “yapay zeka” ifadesi kullanılmıştır. Hemen ardından 1957 yılında Perceptron adındaki bir yapay sinir ağının bulunması, yapay zekaların artık hayata geçirilebileceğinin kanıtı olmuştur. 1997 yılında International Business Machines (IBM) tarafından geliştirilen Depp Blue adındaki yapay zekanın, ünlü satranç ustası Garry Kasparov’u yenmesi, yapay zekaların fiilen yaşama girmesi olarak kabul edilmektedir.