Mart ayında Antalya’da güneş yüzünü bir gösterdi mi, insanın içi kıpır kıpır oluyor.

Hani kıştan yeni çıkmışız, yağmurlar biraz soluk aldırmış derken bir bakıyorsun ki montlar omuzda, tişörtler üzerimizde! Bir yanımızda baharın müjdecisi mimozalar, diğer yanımızda gömlekle dolaşan yerli halk, sıcağa hasret turistler... İşte Antalya'nın mart ayı tam olarak böyle bir şey!

Öyle bir hava ki, sahilde yürüyüşe çıksan "denize mi girsek acaba?" diye kendine sormadan edemiyorsun. Tam karar veriyorsun, ayaklarını suya bir sokuyorsun... İşte orada gerçek mart ayını hatırlıyorsun! Deniz hâlâ kıştan çıkamamış, o buz gibi su ayaklarını şokluyor ama olsun, güneş var ya, o her şeyi telafi ediyor. Hava ılık, güneş sıcacık, mart ayı bir anda mayıs olmuş gibi hissediyorsun.

Kaleiçi'nde dolaşırken sokak kedileri bile gölge aramaya başlamışsa, bilin ki bahar Antalya’da yaz provası yapıyor demektir. Kafeler dolup taşıyor, kahveler açık havada içiliyor, herkesin yüzünde o tatlı güneş sarhoşluğu... Sanki yaz erkenden gelmiş gibi. Çocuklar parkları doldurmuş, çiçekler coşmuş, kuş sesleri şehri sarıyor. Yazlıkçılar erkenden evlerine uğramış, balkonlarında çiçekleriyle ilgilenmeye başlamış bile. Herkes baharın coşkusunu yaşıyor.

Mart bu, aldatır insanı. Bir gün tişörtle dolaşırsın, ertesi gün ani bir yağmur yakalar seni. Güneşin ısıttığı gibi rüzgârın üşüttüğünü de unutmamak lazım. "Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır" diye boşuna dememişler. Sabah evden çıkarken ince bir mont alayım mı, almasam mı diye ikilemde kalırsın. Sonra güneşe güvenip almadan çıkarsın, akşam dönüşte üşüyerek eve varırsın. Antalya’nın mart ayı işte böyle sürprizlerle dolu.

Geceleri bile havada o tatlı bahar kokusu var. Denizin serin esintisiyle karışan portakal çiçeği kokusu insanın başını döndürüyor. Sabah erkenden yürüyüşe çıkmak bir başka keyif, hafif bir esinti eşliğinde sahil boyunca ilerlemek insana yaşadığını hissettiriyor. Bir de kahveni alıp Konyaaltı sahilinde gün batımını izliyorsan, hayatın tadını çıkarıyorsun demektir.

Ne olursa olsun, Antalya’nın mart sıcağı insana yaşadığını hissettirir. Yazın gelişiyle ilgili bir ön gösterim gibi... Şimdi dışarı çıkıp bir çay içmeli, yüzünü güneşe dönmeli. Kim bilir, belki birkaç hafta sonra serin bahar rüzgârı tekrar üzerimize çöker. O yüzden bu mart sıcağının tadını çıkarmak lazım! Çünkü Antalya’da her mevsim ayrı güzel, ama mart ayı başka bir büyüye sahip.