Bilinçsizliğimiz dünyanın sonunu getiriyor ancak biz asla bunun farkında değiliz. Çocukluğumuzdan bu yana bize sürekli atmosfer ısınıyor. Dikkatli olun. Şunu yapmayın bunu yapmayın dediler. Biz bu bilinçte yetiştik. Ancak son yıllarda bu bilinç tamamen ortadan kalktı. Çünkü artan nüfusla birlikte tüketim arttı. Bir tek Türkiye için değil. Dünyadaki bütün ülkelerde bilinçsizlik hat safhada.
Doğa bizden intikamını almaya başladı. Mevsimler birbirine girdi. Pandemiler patladı. Bilinçsizlik dünyanın sonu olacak. Bu bilinçsizliğe bir an önce dikkat çekilmeli. Yetkililer bu konuya duyarsız kalmamalı. Tabi her şeyi yetkililerden bekleyemeyiz. Bizde çocuklarımıza bilinçlenmesi için yardımcı olmalıyız. Ancak bu bilinci önce biz kazanmalıyız.
Bakın İklim bilimcisi Prof. Dr. Dursun Yıldız, bu bilinçsizlikle ilgili neler söylüyor. Bence daha dikkati olmalıyız. Sözü çok uzatmadan Prof. Dr. Yıldız’ın sözleriyle sizi baş başa bırakıyorum. Yıldız, bilinçsizliği şu sözlerle anlatıyor:
“İklim değişikliği ve suyu baskılayan unsurlar, suyun akılcı planlı ve verimli bir şekilde yönetilmesini ve bilinçli kullanılmasını zorunlu kılmaktadır. 20’nci yüzyılın son çeyreğinden itibaren su, enerji, gıda ve çevre arasındaki bağlantılar artmış ve su kaynaklarında yaşanan sıkıntılar diğer sektörleri de çok daha fazla etkilemeye başlamıştır. Bilinçsiz su kullanımı su kaynaklarını doğrudan etkileyerek canlıların suya ulaşımını zorlaştıracağı gibi enerji, gıda ve çevre güvenliği üzerinde de birçok olumsuz etki yaratacaktır. Bu nedenle suyun bilinçsizce kullanımı canlıların su ve gıda gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmasını zora sokacak ve ekosistem ve doğal çevrenin dengesini bozacaktır. Bu da canlıların sürdürülebilir yaşam koşullarını bozarak açlık, hastalık, kitlesel ölümler gibi sonuçlar yaratabilecektir.
20’nci yüzyılda nüfus 3 kat artarken su kullanımı 6 kat artmıştır. Su kullanımındaki bu artışın en önemli kısmı artan nüfusunun gıda ihtiyacı için artan tarımsal sulamadan kaynaklanmıştır. Tarımsal sulama, genellikle büyük miktarlarda su tüketir, bu da su kaynaklarının hızla azalmasına ve su sorunlarının artmasına katkıda bulunur. Nüfus artışı, özellikle fiziksel su sıkıntısı yaşanan bölgelerde su kaynaklarını baskılayan en önemli etki olmaktadır. Nüfus artışı, içme ve kullanma suyu ihtiyacındaki artışın yanı sıra ilave temel gıda üretimi ihtiyacını da arttırmaktadır. Kullanılan su miktarı arttıkça arıtılması gereken atık su miktarı da artmaktadır. Bu sular yeterince arıtılmadığı zaman o bölgedeki su kalitesi azalır. Nüfusu hızla artan yörelerde sanayileşme ve artan insan faaliyetleri su kaynaklarının kirlenmesine neden olabilir. Artan kirlilik, su kaynaklarının kalitesini düşürerek kullanılabilir su miktarını azaltabilir. Nüfus artışının su sorunları üzerinde yarattığı olumsuz etkiler genellikle artan nüfusun büyüklüğü, su talebindeki artış, suyun sektörel kullanımı, bölgedeki su kaynaklarının durumu ve su yönetimi gibi faktörlere bağlı olarak değişiklik gösterir.” Ne olur dikkat edelim.