Bugün size duygusal bir aşk hikayesi olan Antalya’da yer alan bir mağarayı anlatacağım. Mağara turizmi son yıllarda oldukça popüler.

Bu popülarite de yetkililerin gözünden kaçmamış olacak ki pek çok mağara bakımı yapılarak turizme kazandırılıyor. Ne de güzel oluyor aslında. Böylesi güzel yerler hem bölge için hem turizm açısından hem de bizim gibi gezi meraklıları için oldukça önemli hal alıyor. Mağaranın girişi diğer gördüğümüz mağaralara göre kısmen daha dar. Bu dar girişten girdikten sonra büyük bir koridor bizleri karşılıyor. Mağaranın girişinden itibaren başlayan rengarenk sarkıklar ve dikitler sizleri karşılıyor. Yaklaşık 100 metre süren yürüme platformu boyunca görsel şölen devam ediyor. Yürüme platformu bittikten sonra mağara sağ tarafa doğru kıvrılıyor. Burayı geçtikten sonra karşınıza gelen büyük salon, sütunlar hale gelmiş sarkık ve dikitler ile bizleri karşılıyor. Kireç taşı ile kaplanmış bu salonun yüksekliği tahminen 30 -35 metreyi bulmaktadır. Salonun en ilginç özelliklerinden biri, sol taraf beyaz renge bürünmüşken sağ taraf beyaz renge ek olarak sarı ve kahverengi renkler de görünmektedir. Diğer salona geçiş yapmak için yüksekliği yaklaşık 1 metre, uzunluğu da yaklaşık 4 metre olan dar bir tüneli kullanıyoruz. Yine burada da muhteşem sarkık ve dikitler bizleri karşılıyor. Bu salonun sonunda yine bir tünel bulunmaktadır. Bu tünel ilk tünelden daha dar ve daha kısa. Eğilerek üçüncü salona geçtikten sonra buranın en ilginç ve dikkat çeken yapısı olan, yaklaşık 10 metre çapındaki sütün bizleri karşılıyor. Mağaranın dikkat çeken bir başka özelliği de sıcaklığın sürekli aynı (25 – 28 derece arası) olması. Bunun yanı sıra bilmeniz gereken bir başka konu da yaklaşık 4 kilometre uzunluğundaki mağaranın şuan sadece 450 metresi ziyaret edilebiliyor. Giriş ücreti: Kişi başı 25 TL ile ücretlendirilen mağara tüm güzellikleri ile sizleri bekliyor. Ziyaret saatleri: Sabah: 9:00 – 18:00 saatleri arası gidip ziyaret edebilirsiniz.

Uzmanlara göre yaklaşık 5 milyon yıl önce oluşuma başlayan mağara hala oluşmaya devam etmektedir. Geride kalan yıllarda mağaranın içinde bulunan sarkık ve dikitler zaman zaman birleşerek, 2-5 metre arasında farklı renkte pek çok sütun oluşturmuşlardır. Bunlardan büyük sütun sayısı bir elin parmağını geçmeyecek sayıda olsa da ikinci salonda bu sütunlardan bir tanesini görmek mümkündür. Daha önce bu mağara içerisinde yaşadığına inanılan bir adam varmış. İnsanlardan uzakta yaşayan bu adam avlanmak için dışarı çıktığında köylü bir kıza aşık olmuş. Aşkları karşılıklı olan bu çift bir gün mağarada buluşacakken bir deprem meydana gelir ve 2 aşık ayrı taraflarda kalır. Bunu duyan köylüler de Yalan Dünya yorumunu yaparlar ve böylece mağaranın adı Yalan Dünya Mağarası olur. Daha önce mağaraya suçlular saklanırmış. Bazen de köylüler vergi ödememek için hayvanlarını saklarlarmış.