Atıkların olmadığı, her nesnenin, malzemenin bir başka yerde kullanıldığı zamanlarda yaşadık bizler.
Her şey evde değerlendirilir, hiçbir şey ziyan edilmezdi. Çocukluğumuzda annelerimiz, ninelerimiz eskiyen kıyafetleri şeritler halinde keserek ip haline getirir, çaput kilimler dokurdu. Anadolu’nun kültürel zenginliklerinden birisi olan kırkyama sanatı da artık kumaşların küçük küçük kesilerek dekoratif şekilde elde dikilmesiyle yapılırdı. Bugün hala revaçtadır. Balkonlarda, merdiven başlarında bembeyaz kireçle boyanarak saksı olarak kullanılan zeytinyağı ve gazyağı tenekelerine dikilen renk renk karanfiller, sardunyalar, ful çiçekleri ne güzel açarlardı.
Günümüz dünyasında kapitalizmin tüketim çarkları al…al…al… at…at…at… diye dönüyor.
Oysa her türlü atık, çevre kirliliği ve canlıların enk renk yaşam alanlarının yok edilmesi anlamına geliyor.
Antalya Büyükşehir Belediyesi, Karaalioğlu Parkı içinde yer alan İnovasyon Merkezi’nde çevre farkındalığının artması, atıkların sanat eserine dönüştürülmesi konusunda ücretsiz atölyeler düzenleniyor. Benim de penceremin önündeki şirin mor kaktüs saksısı, Süheyla Akkaya’nın İnovasyon Merkezi’nde eski bir spor ayakkabıdan dönüştürerek yaptığı bir üründür aslında.
Geri dönüşüm (recycling) sanatı, kullanılmayan ya da atık olarak görülen malzemelerin sanatsal formlara dönüştürülmesi ile yapılır. Plastik şişeler, eski mobilyalar, kağıt, metal hurdalar ve hatta araba parçaları, bu sanatın ham maddesi haline geliyor. Örneğin, eski bisiklet parçalarından devasa heykeller yapan sanatçılar ya da plastik torbaları kullanarak rengarenk mozaikler yaratanlar, geri dönüşüm sanatına ilham verici harika örnekler sunuyor. Bu eserler yalnızca çevre bilincini artırmakla kalmıyor, aynı zamanda tüketim toplumunun aşırılıklarına eleştirel bir bakış da sunuyor.
ANSAN Antalya Sanatçılar Derneği bu günlerde Nazan Uzungül Köse ve Hüseyin Köse’nin “Çevreye Dost Heykeller Sergisi ”ne ev sahipliği yapıyor. Sürdürülebilir bir dünya için sürdürülebilir sanat sloganı ile yola çıkan sanatçıların, temiz kağıt hamuru, ağaç kabukları, kozalaklar, dallar vb. doğal malzemeler kullanarak oluşturdukları eserler ilginç formları ile de izleyenleri kendisine hayran bırakıyor. Sergiyi 29 Mart’a kadar ANSAN Galeri’de ziyaret edebilirsiniz.
Son yıllarda öne çıkan ileri dönüşüm (upcycling) sanatı ise, geri dönüşümden bir adım ileri giderek malzemelerin yalnızca yeniden kullanılması değil, aynı zamanda değerinin artırılmasını da hedefler. Örneğin, eski ahşap paletlerden şık ve işlevsel mobilyalar yapmak ya da eski tekstil ürünlerinden benzersiz moda koleksiyonları üretmek, ileri dönüşümün etkileyici örneklerindendir. Bu süreç, hem estetik bir anlayış sunar hem de kaynakların yeniden değerlendirilmesiyle çevreye katkı sağlar.
Hafta başında Aydın Kanza Sanat Merkezi’nde, Heykel sanatçısı Semra Erkal ve “Sanatsal İleri Dönüşüm Çağdaş Sanat Grubu ”na dahil sanatçıların ortaklaşa açtığı sergi oldukça dikkat çekiciydi. Her sanatçı farklı malzemeyi farklı formlara dönüştürerek eserler ortaya koymuş. Semra Erkal yaptığı açıklamada, ileri dönüşüm eserlerinin malzemenin belirli bir estetiğini taşımak zorunda olduğunu belirtti.
Geri ve ileri dönüşüm sanatı, yalnızca çevreye duyarlı bireylerin değil, herkesin dikkatini çekebilecek güçlü bir anlatım aracı ve aynı zamanda bir sosyal sorumluluk projesi olarak değerlendirilebilir. Günümüzde atıklardan yaratılan eserler sergilerde, sokaklarda ve sosyal medyada sıkça karşımıza çıkıyor. Bu eserler, bize sadece atıkların potansiyelini değil, aynı zamanda sürdürülebilir bir yaşam tarzına geçişin ne kadar mümkün olduğunu da gösteriyor.
Sadece evsel atıklar değil mekanlar da restore edilerek, onarılarak yeniden kullanıma açılabilmelidir. Örneğin, Bursa Büyükşehir Belediyesi, 2300 yıllık surlardan Zindankapı'yı restore ederek güncel bir sanat galerisine dönüştürdü. Deniz Sağdıç'ın kot pantolon parçalarından oluşturduğu “Döngü” adlı portre sergisi burada açıldı.
Brezilya’lı sanatçı Vik Muniz, geri dönüşüm malzemeleriyle devasa portreler yaratıyor ve bu eserlerle hem çevre bilincini artırıyor hem de estetik bir değer sunuyor. Ayrıca plastik atıklardan yapılan moda koleksiyonları, günümüz moda endüstrisinin çevre üzerindeki etkisini sorgulatıyor. Portekizli Artur Bordalo, şehirlerdeki çöpleri kullanarak büyük ölçekli hayvan figürleri oluşturarak çevre farkındalığına dikkat çekiyor. İngiliz Jane Perkins ise plastik oyuncaklar, düğmeler ve diğer küçük nesneleri kullanarak ünlü tabloları yeniden yaratıyor.
Sonuç olarak sanat, salt gözlerimize hitap etmekle kalmıyor; aynı zamanda çevresel ve toplumsal sorunlara dikkat çeken güçlü bir araç olduğunu da bizlere kanıtlıyor. Doğanın bu dönüşen sanatında her bireyin yaratıcı bir iz bırakma şansı var. Sanatçıların çalışmaları, plastik atıkların çevreye verdiği zararı güçlü bir şekilde vurgulayarak çevresel farkındalık yaratmada etkileyici bir rol üstleniyor ve geri dönüşüm sanatının hem sanatsal hem de çevresel gücünü etkileyici bir şekilde yansıtıyor. Tüm bu çabalar, bu dünyaya vermeye geldiğini unutan ve alma üzerine yaşayan biz insanoğluna da bir hatırlatma niteliğindedir. Doğaya karşı sorumluluğumuz yalnızca tüketmekle değil, yeniden üretmek ve değer katmakla anlam kazanır. Sanat aracılığıyla, insanın doğayla uyum içinde var olabileceğini, yaratıcılıkla sadece kendine değil dünyaya da güzellik katabileceğini fark ederiz.
Öyleyse, aldığımız her nefesin, kullandığımız her kaynağın, dokunduğumuz her nesnenin ardındaki sorumluluğu unutmadan, bu dünyaya ne bırakacağımızı düşünerek yaşamak gerek. Çünkü gerçek sanat, yaşamı anlamlı ve sürdürülebilir kılmaktır.