Mart ayında Antalya’da böyle bir hava… Vallahi özlemişiz! Sabah pencereyi açınca içeri dolan serinlik bile hafiften baharı müjdeliyor.

Güneş sanki kış boyunca biraz dinlenmiş, şimdi yeniden parlamak için sabırsızlanıyor. Ne bunaltıyor ne üşütüyor, tam kararında bir sıcaklık.

Bu sabah sahile inenler fark etmiştir, banklar dolmuş taşmış. Kimi kitabını almış, kimi denizi izliyor, kimi de kahvesini yudumlayarak geçenleri seyrediyor. Çocuklar parklarda, yaşlılar gölgede sohbet ediyor. Yazın kalabalık, kışın sakin olan sahil yolu bugünlerde en güzel hâlinde. Ne gürültü var ne de kasvet, sadece huzur…

İş yerlerinin önüne taşan oturaklarda oturan esnaflar bile hâlden memnun. Birinin elinde çay, diğerinin yüzünde güneşin bıraktığı o hafif mahmurluk… Hava böyle olunca müşteri de keyifli, sohbet de koyu oluyor. “Bahar erken geldi galiba,” diyenler çoğunlukta ama herkes biliyor ki Antalya’nın havasına güven olmaz.

Bu şehir bazen ne yapacağı belli olmayan bir çocuk gibi. Bir gün sıcacık gülümser, ertesi gün kapris yapıp yeliyle üşütür. O yüzden bugün tadını çıkarmak lazım. Hafif bir ceket omza atılıp uzun bir yürüyüşe çıkmanın tam zamanı. Deniz kenarında oturup ufka bakmanın, dalgaların sesiyle kafayı boşaltmanın keyfi bir başka.

İçimizde bir neşe var bugünlerde. Belki havadan, belki de kışın rehavetinden yavaş yavaş sıyrıldığımız içindir... İnsanların adımlarında bir hafiflik, yüzlerinde sebepsiz bir gülümseme var. Antalya böyle zamanlarda bir başka güzel, sanki şehrin de yüzü gülüyor.

Tabii bu güzel havayı bulmuşken fazla rehavete kapılmamak da lazım. Henüz baharın garantisi yok, kış “Ben daha gitmedim,” diyebilir. Ama şimdilik böyle düşünmek istemiyoruz. Önümüzde güzel bir gün, sıcak bir güneş ve hafif bir esinti var.

Bugünleri değerlendirmek lazım. Bir kahve alıp sahile inmek mi dersiniz, falezlerde oturup denizi seyretmek mi, yoksa eski sokaklarda kaybolmak mı? Ne yaparsanız yapın, bu ılık günlerin kıymetini bilin. Çünkü Antalya’da hava bir gün böyleyse ertesi gün nasıl olacağı pek belli olmaz.

Ama biz bugünü yaşayalım. Kışın içimizi üşüten soğuğunu unutup güneşi içimize çekelim. Şubat ayında yazdan kalma bir gün yaşamayı herkes tecrübe edemez. Antalya’nın kıymetini bilene, böyle güzel günler şaşırtmaca gibi gelir!