Günlük hayatımızda ekonomiyle ilgilenmeyen birini bulmak neredeyse zordur. Hele ki son 5 yılda yaşanan ekonomik yuvarlanış etkili olmuştur. Market fiyatları, kira artışları, maaş zamları derken ekonomi hepimizi bir şekilde içine çekiyor. Birçoğumuzun gözünden kaçan ekonomi, hukuksuz asla var olamaz.

Gelin şöyle anlatayım, bir iş kurmak istiyorsunuz. Sermaye buldunuz, ürünleri belirlediniz, hatta dükkânı bile tuttunuz. Ama bir sabah uyandığınızda vergilerin keyfi şekilde artırıldığını, sözleşmelerin geçersiz sayıldığını ya da rakiplerinizin sizin fikrinizi çalıp piyasaya sürdüğünü görüyorsunuz. İşte burada hukuk devreye giriyor.

Hukuk, ekonominin trafik ışıkları gibidir. Eğer düzgün çalışmazsa herkes kuralsız bir şekilde hareket etmeye başlar ve kaza kaçınılmaz olur. Hakkını arayamayan bir iş insanı yatırım yapmaz, tüketici korunmadığını hissederse alışveriş yapmaya korkar, emekçinin hakkını alamadığı bir sistemde üretim bile durur. Sonuç? Krizler, güvensizlik ve ekonomik çöküş.

Türkiye’de bu sonuçla yaşayıp duruyor. Ekonomik krizler, siyasilerin yaptıkları ve hukukun sürekli olarak geri plana atılmasından dolayı yaşanıyor. Türkiye’nin her on yılda ya da yirmi yılda bir ekonomik çöküş yaşamasının nedeni de budur.

Bakın dünyada hukukun güçlü olduğu ülkelerin ekonomisinin de güçlü olduğuna hiç dikkat ettiniz mi? Almanya, Hollanda, Kanada… Hepsi hem hukuk devleti hem de ekonomik refah açısından zirvede. Çünkü insanlar haklarını biliyor, kurallar açık ve yatırımcı güvenli bir ortamda iş yapabiliyor. Bizde bu mümkün değil çünkü bizde yaşanan hukuksuzlar dağları aştı geçti. Örneğin sözleşmelerin uygulanmadığı, mülkiyet haklarının belirsiz olduğu ülkelerde ekonomi bir türlü toparlanamıyor. Bir gün paranız var, ertesi gün yasalar değişiyor ve her şeyinizi kaybediyorsunuz. Bu belirsizlikte kim yatırım yapmak ister ki?

O yüzden hukuk ve ekonomiyi ayrı düşünmek imkânsızdır. Bundan dolayı sağlam bir hukuk düzeni olmadan güçlü bir ekonomi kurmak hayaldir. Ekonomiyi düzeltmek istiyorsak önce hukuka yatırım yapmalıyız. Kuralların net olduğu, herkesin hakkını bildiği bir sistemde ekonomi zaten kendiliğinden düzelir.

Güçlü ekonomi, güçlü hukukla mümkün. Yoksa hepimiz bir gün "Bu işin bir hukuku yok mu?" diye sormak zorunda kalırız. Türkiye’nin ekonomisi ancak ve ancak hukuk ile düzebilir, öbür türlü hiçbir şekilde düzelme olamaz.