Günümüzde kentleşme, modern toplumların kaçınılmaz bir gerçeği.

Özellikle de tarımsal faaliyetlerin yanlış politikalarla kırsal yaşamın sekteye uğratılmasından sonra kentleşme önlenemez biçimde hızlandı. Kırsaldan kentlere göç akınları başladı.

Ancak, kırsal alanlardan kentlere göç eden bireylerin kent yaşamına uyum sağlamakta zorlanmaları, çeşitli sosyal, ekonomik ve çevresel sorunlara yol açıyor. Kent yaşamına uyum sağlayamayan insanların neden olduğu birçok sorun ortada duruyor.

İşsizlik ve ekonomik sorunlar başta gelenlerden. Kentlere göç eden bireylerin büyük bir kısmı, vasıfsız iş gücünden oluştuğundan kentlerde işsizlik oranları artıyor ve ekonomik dengesizlikler oluşuyor. İşsizlik ise bireylerin geçim sıkıntısı çekmesine ve beraberinde sosyal sorunların artmasına neden oluyor.

Gecekondulaşma ve çarpık kentleşme de bu sorunların ilk sıralarında yer alıyor. Göç eden nüfusun hızlı artışı, kentlerde plansız yapılaşmaya ve gecekondulaşmaya, altyapı hizmetlerinden yoksun, sağlıksız yaşam alanları oluşmasına neden oluyor. Bu durumda hem çevre kirliliğini artıyor hem de yaşam kalitesini düşürüyor.

Sosyal ve kültürel uyum sorunları da göz ardı edilemez hale geliyor.

Kırsal alanlardan gelen bireyler, kent yaşamının gerektirdiği sosyal ve kültürel normlara uyum sağlamakta zorlanıyorlar. Bu uyumsuzluk, aile içi çatışmalara, toplumsal dışlanmaya ve sosyal izolasyona yol açabiliyor. Ayrıca, kentlerdeki farklı kültürel değerler ve yaşam tarzları, bireylerin kendilerini yabancı hissetmelerine neden olabiliyor. Bu durumda hem kentin eskileri hem de yenileri acı çekiyor.

Kentleşme süreci, çevre kirliliğini de beraberinde getiriyor. Sanayi tesislerinin ve motorlu araçların artışı, hava ve su kirliliğine yol açıyor. Plansız kentleşme sonucu oluşan atık yönetimi sorunları çevre sağlığını tehdit eder hale geliyor.

Kentlerde artan nüfus yoğunluğu ve işsizlik, suç oranlarını artırıyor. Özellikle, ekonomik sıkıntılar yaşayan bireyler arasında suç işleme oranları artıyor. Bu durum, kentlerde yaşayan insanlarda güvenlik kaygıları yaratıyor.

Kent yaşamına uyum sağlayamayan bireylerin neden olduğu sorunlar, sadece bireysel değil, toplumsal düzeyde de ciddi etkiler yaratıyor. Bu sorunların çözümü için, göç eden bireylerin kent yaşamına uyum sağlamalarına yardımcı olacak sosyal politikaların geliştirilmesi, eğitim, istihdam ve sosyal destek programları kentlerin daha yaşanabilir hale gelmesine katkı sağlayabilir.

İlgili bakanlıklar, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları bu konularda çalışmalar yapıyorlar. Ancak bunların yeterli olduğunu söylemek zor. Belli oranda ilerleme kaydedilse de artık bu uyum sorunlarını ikinci plana atacak daha büyük bir sorunla yüz yüzeyiz. Kentleri, kentlileri ve kırsalda yaşayan bireyleri de zor duruma sokan küresel göç dalgası ve bunun yarattığı akla hayale gelmeyecek devasa sorunlar. Tüm dünya şimdi mülteci, göçmen uyumu için çaba gösteriyor. Bunun çok zor bir sınav olduğunu hep birlikte yaşıyor ve görüyoruz. Sağlıcakla…