Demokrasi, belki de en çok duyduğumuz ama üzerine en çok tartışılan kelimelerden biri. Kimi seçimle, kimi özgürlükle, kimi de eşitlikle tanımlar demokrasiyi.

Bir ülkenin yönetimini, o ülkede yaşayan insanların iradesi şekillendiriyorsa, işte orada demokrasi vardır. Demokrasi sadece sandığa gidip oy kullanmak demek değildir. Evet, seçimler önemli ama demokrasinin gerçek anlamı, insanların fikirlerini özgürce söyleyebilmesi, haklarını arayabilmesi ve yönetime katılabilmesidir. Yani sadece seçmek yetmez, seçtiklerimizi sorgulamak da gerekir. Demokrasi, her dört yılda bir hatırlanacak bir şey değil, hayatımızın her anında işlemesi gereken bir sistemdir.

Bir de işin eşitlik boyutu var. Demokrasi varsa, herkesin sesi duyulmalıdır. Zengin, fakir, genç, yaşlı fark etmez; herkes eşit haklara sahip olmalıdır. Bir ülkede bazı insanların sesi diğerlerinden daha yüksek çıkıyorsa, orada demokrasi zayıflamaya başlamış demektir. Oysa gerçek demokrasi, en güçsüzün bile hakkını savunabileceği bir düzendir.

Tabii, demokrasinin işlemesi için sadece halkın bilinçli olması yetmez. Yönetenlerin de demokrasi kültürüne sahip olması gerekir. Eleştiriye tahammül göstermeyen, halkın fikirlerini görmezden gelen bir yönetim, ne kadar seçim yaparsa yapsın, tam anlamıyla demokratik olamaz. Demokrasi, sadece oy vermek değil, yönetenin hesap vermesidir de.

Bazen demokrasiyi bir kargaşa gibi görenler olur. İnsanlar farklı düşüncelerini dile getirince, tartışmalar çıkınca, "Bu ne biçim demokrasi?" diyenler olur. Oysa demokrasi, herkesin aynı şeyi düşündüğü bir düzen değildir. Aksine, farklı düşüncelerin bir arada yaşayabildiği, tartışmaların şiddete dönüşmeden yapılabildiği bir sistemdir. Herkesin aynı şeyi düşündüğü bir yerde demokrasi değil, tek seslilik vardır.

Peki, demokrasiye zarar veren şeyler neler? Öncelikle, yalan bilgi ve hile en büyük tehlikelerden biridir. Eğer insanlar doğru bilgiye ulaşamazsa, bilinçli bir şekilde karar veremez. Bu da demokrasiyi zedeler. Özgür basın, şeffaf yönetim ve bilinçli bireyler olmadan, demokrasi kâğıt üstünde kalır.

Aslında hepsi doğru, çünkü demokrasi, halkın kendi geleceğini belirleme hakkıdır.  Ayrıca demokrasi, sadece siyasi değil, toplumsal bir kültürdür de. Ailede, okulda, iş yerinde demokrasi olmazsa, ülke çapında da tam anlamıyla demokrasi olmaz. Çocuklar küçük yaşta fikirlerini özgürce söylemeyi, başkalarının haklarına saygı duymayı öğrenmezse, büyüdüklerinde demokratik bireyler olmaları zorlaşır.

Bazen demokrasiyi fazla özgürlük gibi görenler de çıkar. “Herkes her istediğini yaparsa düzen bozulmaz mı?” diye soranlar olur. Oysa demokrasi sınırsız özgürlük değil, hak ve sorumluluk dengesidir. Birinin özgürlüğü, başkasının hakkını ihlal ediyorsa, orada denge bozulur. Demokrasi, özgürlüğü anarşiye dönüştürmeden yaşatabilme sanatıdır.

Demokrasi, hazır paket gibi bir şey değildir; onu yaşatmak ve korumak gerekir. Bir ülkede demokrasi bir kere geldi mi, sonsuza kadar kalacak diye bir kural yoktur. Eğer insanlar haklarına sahip çıkmazsa, yönetenler hesap vermezse, basın özgür olmazsa, demokrasi yavaş yavaş erir gider. Bu yüzden onu her gün yeniden inşa etmek gerekir.

Demokrasi sadece bir yönetim biçimi değil, bir yaşam tarzıdır. Eşitlik, özgürlük, adalet ve katılım demokrasinin temel taşlarıdır. Eğer bizler gerçekten demokratik bir toplum istiyorsak, sadece oy kullanmakla yetinmemeli, her alanda demokrasiyi yaşatmalıyız. Çünkü demokrasi, sadece yönetenlerin değil, hepimizin sorumluluğudur.