Son yıllarda her yaştan ve her kesimden milyonlarca insanın dış dünyayla bağını sağlayan en yaygın mesajlaşma uygulaması WhatsApp Messenger, akıllı telefonlar için geliştirilen, platformlar arası çalışma özelliğine sahip bir anlık mesajlaşma ve arama uygulamasıdır.
Eski Yahoo çalışanları Biran Acton ve Jan Koum tarafından ABD'de 2009 yılında kuruldu. İngilizce "n’aber" anlamına gelen “what's up”ın söyleyiş benzerliğinden esinlenilerek “uygulama” anlamındaki “application” sözcüğünün kısa söylenişi olan “App”, “What’s” sözcüğünün sonuna eklenerek WhatsApp sözcüğü türetilerek marka haline geldi.
Bizim insanımız birbirine hem çok benzeyen hem de hiç benzemeyen farklı sosyal medya uygulamaları kullanıyor. X (Twitter), Meta (Facebook), İnstagram, Reddit bunların bazıları. Birbirine çok benziyor. Çünkü üye olduğunuzda geçmişteki arkadaşlarınızı, akrabalarınızı, ortak ilgi alanlarına ve aynı hobilere sahip olduğunuz kişileri ve meslektaşlarınızı buluyorsunuz. Onları takip ediyor, mesajlaşıyor, paylaşımlarına tepkiler veriyorsunuz. Onlar da sizin için benzer şeyleri yapıyorlar. Birbirlerine hiç benzemiyorlar. Çünkü üye olduğunuz sosyal medya platformuna göre farklılık gösteren sosyal katmanlara ve farklı etkileşim biçimlerine dahil olmuş oluyorsunuz.
Bu platformlara üye olduğunuzda kişisel bilgilerinizi paylaşmakla kalmıyor; resim, video, yazılı mesaj paylaşımlarınızla yaşamınıza dair özel bilgilerinizi de sunuyorsunuz. Bütün bunların yanında takip ettiğiniz kişileri, -beğendiğiniz ve paylaştığınız şeylerle- hayata bakışınızı, sosyal statünüzü, hangi sosyal gruba ait olduğunuzu, tercih ve eğilimlerinizi de ortaya döküyorsunuz. Bu sayede size tam da o sırada ilgilendiğiniz ihtiyacınız olan konularla ilgili reklam ve propaganda ürünleri sunuluyor. Kısaca ifade etmek gerekirse, siz ücretsiz olarak kullandığınız uygulamalarla sosyalleşip mutlu olurken sosyal medya hizmeti sunan platformlar reklam gelirleri sayesinde kazanç sağlıyorlar.
Tamamen ücretsiz ve reklamsız olarak işleyen WhatsApp nereden ve nasıl para kazanıyor?
Öyle ya; saniyeler içinde bir mesajı istediğiniz kişiye ve gruba gönderebiliyorsunuz. Bunu ticari işler için de kullanabiliyorsunuz. Köyünüzün balını, tereyağını, meyvesini ya da sebzesini, evde yaptığınız el işlerini WhatsApp üzerinden tanıtıp satabiliyorsunuz. “Durum” kısmında paylaşarak telefon rehberinizdeki binlerce kişiye anında tanıtım yapabiliyorsunuz. Herhangi bir kişinin en son ne zaman WhatsApp’da aktif olduğunu, halen uyuduğunu ya da uyandığını anlayabiliyorsunuz. Mesajınızı görüp görmediğini, gruplarda kimlerin mesajlarınızı okuduğunu, yorum, beğeni ve tepkilerini görebiliyorsunuz. Yazı, resim, video, haber ya da çeşitli dosya formatlarını saniyeler içinde karşı tarafa ulaştırabiliyor ya da alabiliyorsunuz.
Kısacası diğer sosyal medya platformlarında farklı sosyal sınıflar belirgin biçimde görünürken ve aidiyet duygusu sorgulanırken WhatsApp gruplarında her yaştan, her sosyal sınıftan ve her türlü ilgi alanlarından kendilerine bir ortam oluşturup gece gündüz etkileşebiliyorlar.
Ne kadar da güzel, kullanışlı, yararlı, kolay, sade ve harika bir program değil mi? Öyle. Peki, bu güne kadar senden hiçbir ücret istedi mi? Hayır.
Başta WhatsApp’ın kuruluş öyküsüne biraz değinmiştik. Sonrasında 2014 yılında Meta (Facebook), WhatsApp’ı 19 milyar dolara satın aldı. WhatsApp’ın nasıl para kazandığı tartışmaları da sürüp gitti. Önceki yönetimin bu konuda bir açıklamasına rastlamadım. Ama Facebook kurucusu Mark Zuckerberg Hindistan’da 2020 yılında “WhatsApp Pay” uygulaması ile mesaj gönderir gibi para göndermeyi etkinleştirdi. Bu, komisyon geliri sağlanacağı anlamına gelir. Tüm dünyaya yayılırsa önemli bir gelir kaynağı olma potansiyeli var.
2020 öncesinde ise böyle bir gelir yok. Mark Zuckerberg’in WhatsApp’ı satın almasının ana nedeninin kendisine ait İnstagram, Facebook Messenger, Oculus VR, Giphy, Novi Financial, Hot Studio şirketlerine veri ve reklam desteği sağlamak için WhatsApp içinde oluşan BİGDATA’ya sahip olmak olduğu birçok mecrada ifade edildi. WhatsApp aslında sizin verilerinizi işleyerek ve satarak para kazanıyor, diyebiliriz.
Tabi ki, “Bana bedava bu kadar güzel bir hizmeti sunuyorsa bütün verilerim WhatsApp’a kurban olsun, ben kimim ki?” diyebilirsiniz. Eyvallah.
O halde birkaç söz etmeden geçmek olmaz. Bilgi Çağı denilen yeni bir çağa giriyoruz. Ve bilgi güçtür. Bizler için belki çok şey fark etmeyecektir. Ancak gelecek nesilleri düşündüğümüzde, en azından bizler de WhatsApp gibi ürünler üretebilmek için çaba içine girmeli ve gençleri bu alanlarda desteklemeliyiz. Sağlıcakla…