Gezilerimde şehirler kadar ve hatta şehirlerden çok, o şehirleri de kapsayan içinden geçtiğim coğrafyayı görmek fotoğraflamak ister ve bu coğrafyanın sağladığı olanaklar üzerinde düşünürüm.

Şehirlere de coğrafyanın sağladığı olanaklar ne oranda yansımış diye bakarım. Zaten gezide ilk durak olarak Çorum’u seçtiğim halde sonradan Yozgat olarak değiştirme nedenim de yolculuğun tamamının gündüz geçmesi ve içinden geçtiğim coğrafyayı görmek istemem yüzündendi.

Bu yüzden hemen Burdur otogarından çıkar çıkmaz başladım fotoğraf çekmeye. Amacım Burdur’dan Erzurum’a Anadolu coğrafyasını fotoğraflarla canlandırmak, görmek, göstermekti. Ama ne yazık ki köşe yazılarında fotoğraf olmadığı için bunu yazılı anlatımla yapmaya çalışacağım. Fakat bu durum hiç içime sinmedi. Sanki çekmiş olduğum binlerce fotoğraf boşa gidecekmiş gibi bir hisse kapılarak bir çare bulmalıyım dedim ve köşe yazımı Facebook’ta paylaşırken fotoğrafları buna eklemeye karar verdim.

 Aslında Burdur’dan Yozgat’a dek coğrafyanın özeti ve ortak noktası BOZKIR olmakla beraber yer yer farklılıklar da var. Farklılık bitki örtüsünde fazla değişmese de yeryüzü şekilleri ve yöresel ürünlerde farklılıklar vardı. Yeryüzü şekilleri ve bitki örtüsünü fotoğraflarla vermeye çalıştım. Yöresel ürünleri ise yol kenarlarındaki sergilerden ve reklam tabelalarından izlemek mümkündü.

Örneğin Sandıklıya yaklaşırken leblebi reklamı yapan tabelalar, Sandıklı-Afyon arası yol kenarlarında patates sergileri ve Afyon kaymağı reklamları, Polatlı’dan itibaren başlayan kavun sergileri ise Kırıkkale’ye dek seyrek biçimde sürerken Kırıkkale’den sonra Yozgat’a dek kavun sergileriyle çok sık aralıklarla karşılaşıyoruz. 

Bitki örtüsü ve tarım açısından başta da söylediğim gibi Burdur’dan Yozgat’a sulu tarım çok az olup Anadolu’nun özeti çok net olarak kuru tarım -tahıl tarımı- olarak görünüyor. Tarım alanları dışında kalan dağlar genellikle çıplak, meralar da biçilmiş ekin tarlalarının anızlarının devamı gibi sapsarı bir kuraklığı ifade ediyor.

Kısacası Anadolu’m yanmış kavrulmuş suya hasret

Yanmış kavrulmuş Anadolu’m

Hasret kalmış suya.

Bıkmış usanmış ilkellikten

Hasret kalmış yaşanan çağa.

Güneşin ülkesi bin tanrı ili

Sürüklenirken karanlığa

Anadolu’m hasret kalmış

Akla, bilime ve çağa.