TDK deyimler sözlüğü, Kanuni Sultan Süleyman'ın bu sözünü “sonunda büyük bir başarıya ulaşmak için yok olma tehlikesi bile göze alınır” şeklinde yorumlamakta!

Halk arasında ise "devlet yumruğunu masaya vurmazsa kargaların insafına kalırız" manâsında kullanılmakta!

Ülkemizde yaşanan büyük sıkıntıları göz ardı etmiyoruz. Takip etmekteyiz olan biteni...

Ne Narin'imizin acısını unuttuk.

Ne de katillerin şeytana pabuç giydirecek cinsten entrikalarını.

Ne Yenidoğan'larımızın çığlıkları silinecek hafızamızdan

Ne o pis tezgahtarlığı yapan sağlık çalışanlarının aşağılık halleri kaybolacak anılarımızdan.

Ne Teğmenler'in itaatsizlikle suçlanmasını unutacağız

Ne de Atatürk'ümüze uzanan çirkef dillilerin sözlerini hazmedeceğiz.

Çevre kontrolüm oldum olası iyidir.

İzliyorum.

Merak ediyorum!

Bir zamanlar kullanılan ifadelerle yazayım "kanlı mı olacak kansız mı olacak" bu rövanş!?

Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacak bunu da biliyorum.

Yüreğim daraldığında maalesef içimi ferahlatmasa da bazen deşarj olmamızı sağlayan futbolumuza vakit ayırıyorum.

İşte böyle bir ruh haliyle tüm Türkiye gibi ben de geçen gece televizyon başına oturdum.

Bin tane bahane bulabiliriz.

Sonuç ortada Karadağ eze eze yendi bizi...

İndirdim futbol kepengini uykuya daldım.

Hayda!

Maç sonu çirkinlikler rüyamdaydı.

Keşke maç girseydi rüyama.

Çocukluk anılarımdaki gibi formayı kapar, maçı tam oynar, attığım gollerle skor levhasını lehimize 4-3'e getirir ve zaferimizi kutlardım.

Rüyam maçta yaşananlar kadar kötüydü.

Bitiş düdüğünü hakem çaldıktan sonra futbolumuzun tüm çok bilmişleri, boynuna duayen yaftası kendileri tarafından asılan masabaşı cambazları tartışmalarla ortalığı alevlendiriyorlardı. Atıp tutuyor, esip kasıp kavuruyorlardı.

Eyyamı bahur gibi leke bırakan cinstendi çünkü yaşanan ateşli futbol gecesi!!!

Varsa kabahati, hatayı, yanlışı, tüm futbol paydaşları olarak kendimizde aramamamız gerekirken, adettendir; ya futbolcuları, ya teknik direktörü ya da zemin, hakem, yağmur gibi faktörleri konuşuyorduk.

Yetmiyordu hiç iddiasının kalmadığını bahane ederek rakibin hırslı futbolunu dillendiriyorduk.

Herkes kendi dönemlerinde ne çirkinlikler yaptığını unutmuştu. Birilerine önden ve arkadan vurma çabasındaydı.

Ayrıca öylesine içtendiler ki;

Sürekli "Âh ve Vah" çekilmekteydi.

İrkilerek uyandım, futbolla dolu dolu geçen 50 yılımı değerlendirmek istedim.

Tarihçe ile boğuşmak ve tarihin derinliklerinde boğulmak istemedim.

Yakın geçmişe göz atmak yeterliydi.

O anda bir kadeh içip günün modası olan VAKİT TAMAM videosu çekmeyi çok istedim.

Efkâr dağıtmak beni de dağıtabilir diye ürktüm.

Vallahi billâhi...

Ertesi gün benim futbolla bir sorunum yok, futbolla benim dostluğumu kimse bozamaz gibi bir gargara yaparım korkusuna kapıldım.

Sonra arkamdan konuşulacağının hissi de etkiledi ve vazgeçtim.

En başta bir gerçeği ifade etmem gerekiyor.

Futbolumuzun her yanı sorunlarla dolu.

Üst üste gelince de biliyorum bir gün dağ gibi yığın haline gelerek çöplük olacak ve gümmm diye patlayacak...

Önümüzdeki yıl ölmez sağ kalırsak!

Daha güçlü dalgalara karşı yüzeceğiz.

Cuma günü çekilecek kur'a ile

20 Mart ve 23 Mart 2025 tarihlerinde Belçika, Sırbistan, Macaristan üçlüsünden birisiyle yeni bir ufka doğru yelken açacağız.

Hani;

Biz zoru severiz...

Biz bitti demeden bitmez...

Gibi sözleri ispat etmek de fıtratımızda var yani...

Biz bu hale nasıl geldik diyemem!!!

Çünkü hep böyleydik...

Bir asırlık Türk Futbol tarihinde

Başarılarımız belli...

Önce;

1954 Dünya Kupasına yazı tura

ile katıldık.

Başarılı olamadık...

Epey sonra;

2002'de ev sahiplerinden Güney Kore'yi yenerek Dünya Kupası tarihimizin en büyük derecesini elde ettik.

2008'de de Avrupa Futbol şampiyonasında ilk dörde girdik.  (3.olarak kabul ediliyoruz)

Bir de  kulüplerde, 2000 yılında Galatasaray ile kazanılan Avrupa şampiyonluğumuz var...

Karadağ yenilgisine nasıl gelindi???

Bir sonraki yazımda da bu konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunacağım.

Saygı ve sevgilerimle...