Onun için diyorum ki Terör önümüzdeki elli yıl içinde insanlığın en büyük baş belası olacaktır. Onun için terörün her türüne karşı şiddetle karşı çıkmak gerekir. Fakat bugünkü devletler sisteminde bu olanaklı mıdır? Asla…
Hatta olabilirliği yönünde en küçük bir umut dahi yoktur. Çünkü dünyada hiçbir terör örgütü veya mafya, çete gibi oluşumlar, ABD ve ortaklarının bilgi ve desteği dışında hareket edememektedir. Onun için bunların önlenmesi şimdilik olanaksızdır. Olanaksızlığını korsan devletlerin terör örgütlerini sahiplenmesinden, finanse etmesinden ve hatta onlarla ticaret anlaşmaları imzalamasından da görüyor ve anlıyoruz.
Çünkü dünya devletler sisteminin temeli düşmanlık ve kötülüğe dayalıdır. Her devlet öne geçmek isterken ötekiler geride kalsın istemektedir. Atatürk’ten başka hiçbir dünya lideri hep birlikte yükselmeyi ve dünyayı bir beden bütünlüğü içinde düşünmemiştir. Dünyayı bir beden bütünlüğü içinde düşünmezseniz, sokakta kalmış öksüz çocukları, dul kadınların aç ve hasta çocuğuna ilaç alabilmek için fuhuş yapmak zorunda kalmasını, uranyumdan etkilenmiş hamile kadınların çift başlı veya bağırsakları dışarıda acayip yaratılar doğurmasının acısını anlayamazsınız. O zaman da hak, adalet ve iyiden güzelden yana olamazsınız. Yani olaya Zerdüştlük açısından bakarsak siz kötüden, siz şeytandan yanasınız
Zerdüştlük, Evrenin düzenini, uzlaşmaz karşıt güçlerin, yani karanlık-aydınlık, iyilik-kötülük, Hürmüz-Ehrimen gibi (düalist) iki zıt kuvvetin dengesine dayandıran bir inanış sistemidir. Ahuramazda ışığı, aydınlığı, adaleti, iyiliği, doğruluk ve bilgeliği temsil eder.
Düalist (ikici) özellikler içeren Zerdüştlükte Ahuramazda’nın karşıtı olan Ehrimen ise karanlığı ve kötülüğü, yani Şeytanı temsil eder. Aslında dünya, aydınlıkla karanlığın, iyilikle kötülüğün savaş alanıdır. Zerdüşt iyi ile kötü arasındaki düalizmi gündeme getirmekle, gelişim ve dönüşümün sürekliliğini de vurgulamaktadır.
Zerdüştlüğün özü veya özeti, güzel düşünmek, güzel söz söylemek, güzel davranışlar sergilemektir. İnsanlar böyle davranırsa, aydınlığın kurtarılması için Ehrimen’le yapılan savaşta, Ahuramazda’nın yanında yer almış olacaktır.
Bir başka deyişle dünyanın bir kısmı karanlığın işgali altında olup ahlaklı, iyi ve dindar insanlar, dünyayı karanlığın işgalinden kurtarmak için, Tanrı Ahuramazda’nın, yani aydınlığın, iyi güzel ve doğru olanın yanında yer almalıdır. Yani iyiyi, doğruyu, bilgeliği, hak ve adaleti savunmalılardır.
Bana göre bugünkü dünya devletler sistemi, Ehrimen’in, yani Şeytan’ın egemenliğindeki kötülüklerin karanlık dünyasıdır. Onun için bu sistemle iyiye, güzele, barışa ve aydınlığa ulaşmak olanaksızdır. İyiye, güzele barışa ulaşmak için, kötülük ve karanlığı temsil eden dünya devletler sisteminin (Şeytanın) yerine; iyiyi, güzeli, barışı, kardeşliği, eşitliği aydınlığı temsil eden (Ahuramazda’yı) yani DÜNYANIN SİYASAL BİRLİĞİ getirilmelidir.
Terörle mücadele açısından da durum aynıdır. Dünyanın birleşmesi gerçekleşince yani dünyaya iyi düşünce, iyi söz, iyi eylem hakim olunca zaten kötü düşünce, köyü söz ve kötü eylem biter. Dünya birleşirse, senin teröristin, benim teröristim olmaz, terörle mücadele tek merkezden yürütülür ve kökü kazınır.
ABD Eski Dışişleri Bakanı Madeleine Albright'e ait ses kaydında Irak'ta ABD politikaları nedeniyle 500 bin çocuğun öldürüldüğünü ve bunun başarı için ödenmesi gereken bir bedel olduğunu belirtiyor. Konuşmasında bu oranın Hiroşima'da katledilen insan sayısından çok daha fazla olduğuna değinen Albright'in kan dondurucu açıklamasında "buna değdi" demesi günümüzde IŞİD'in biriken öfkesinin nedeni olarak açıklanmaktadır.
Albright’in bu açıklaması tam da bugünkü devletler sistemi ve küresel sermayenin insan ve insanlığa bakışını ifade etmektedir. Bizim dünyanın siyasi birliği düşüncemizi ise Hafız Şirazi’nin “Yeryüzünün baştanbaşa tüm saltanatı, dökülen bir damla kana değmez” mısralarında ifadesini bulmaktadır.