Ülkemizde sahtesi on çok satılan gıda ürünlerin başında bal, zeytinyağı ve süt ürünleri geliyordur herhalde. Ya da onlar daha çok yakalandığı için böyle bir algımız olabilir.
Gençlik dönemimizde Antalya’da gecekondu bölgesi olarak bilinen bir mahallede kaçak bir imalathaneye sürekli şeker gelir, birkaç gün sonra koliler çıkar ama bizler içinde ne olduğunu bilmezdik. Merak ‘ederdik ne üretiliyor?’ diye. Arkadaşlarla otururken bir adam elinde pazar çantası ile çıktı ve yanımıza geldi. “Gençler hakiki çam balı var elimde almak isterseniz uygun fiyatla verebilirim’’ dediği zaman anladık burada sahte bal üretiliyor. Birkaç ay sonra baskın yapıldı ve imalathane kapatıldı. Benzer bir satış taktiği sonrasında tv’lerde özel kanallar açılarak, ‘5 kavanoz bal şu paraya, yanında polen, yetmez arı sütü, yetmez bilmem ne’ gibi kampanyalarla yıllarca satış yaptılar. Bir çoğumuz süzme balda sahteciliğin had safhalarda olduğunu anlamaya başlayınca, ‘petek ballarda hile olmaz’ düşüncesi ile petek bal almaya başladık veya bildiğimiz markalar veya tanıdık üreticilerden alma yoluna gittik.
Petek ballardaki sahtecilik işlerinin olduğunu, sektörün içinde olanlar biliyordur mutlaka. Beni şaşırtan ve hayrete düşüren bir olay ise nalburiye işleri yapan bir vatandaşın anlattıkları idi. Çalıştıkları firma ev tipi kompresör satışı yapıyor. Bir bölgede satış rakamları alakasız şekilde artmaya başlıyor ve nedenini araştırmaya başlıyorlar. Araştırmaları sonucunda her evde 2-3 kompresör olduğu bilgisine ulaşıyorlar. Ne amaçlı kullanıldığına gelince donup kalıyorsunuz. Bu kompresörler sahte petek bal üretiminde kullanılıyor. Bana anlatılan bu doğruluk payını bilmiyorum fakat teknik olarak yapılabilir gerçeklikte.
Bal konusuna nereden geldim?
Geçtiğimiz günlerde haberlerde gördüğüm ve Ankara’da ele geçirilen sahte üretim tesisi... Türkiye Merkez Arı Üreticileri Birliği’nin verilerine göre; 115 bin ton civarı yıllık bal üretimimiz var. Üretim yapılan kovan sayısı 9.2 milyon ve yaklaşık 100 bin üretici var. Ankara’da tek seferde yakalanan bal olduğu söylenen ürünler ise üretimin % 7’si. Acaba yakalanana kadar ne kadar süre çalıştı, ne kadar ürün piyasaya sürüldü. Kaç kişi bal diye bu ürünlerden aldı, kaç zincir marketin raflarında satışı yapıldı, denetleme yapması gereken kaç kişi bu ürünlerden bal diye tüketti bilen var mı? Arıcıların nerede ise tamamı, kayıt altında diye biliyorum. Tam kontrol edilebilecek ve planlama yapabilme ihtimali olan sektörde sahteciliğin bu kadar ayyuka çıkmış olması tarım politikalarımızın eksikliği değilse nedir sizce?
Her üreticiye barkod verilip üretim buradan takip edilemez mi? Bir üretim döneminde kovandan ortalama ne kadar bal hasat edildiği en fazla %10 hata payı ile tespit edilebilir, doğru takip ve pazarlama organizasyonu ile sahteciliğin önüne büyük ölçüde geçilemez mi? Belki de bazı zincir marketler satış raflarını bölgedeki Arı Üreticileri Birliği’ne tahsis ederek kendi marka değerlerini temize çıkarma şansını yakalayabilirler mi? Dijital veri tabanı hızla gelişirken faturalardan ne kadar bal satışı yapıldığı tespit edilemez mi? Tahmini üretim rakamları geçildiğinde denetleme arttırılamaz mı? Hiç ihtimal vermiyorum, fakat ‘Bal fiyatları artarsa vatandaş bal yiyemez, toplumsal tepkiler artar, göz yumalım arada birkaç yeri basarız’ diye düşünülüyor ise vay bizim halimize.
Eğer doğru planlama yapılır ise doğru ürün satılırken birliklerin de aktif pazarda yer alarak karlılıkları daha yukarı çıkarılabilir mi?
Örnek olsun diye gelin bal konusunu daha sıkı kontrol edelim. Sahteciliği yok etmeye buradan başlayalım. Ülke içinde satılan, ihraç edilen tüm gerçek balları takip altında tutalım. Vatandaşlar rahatça bal yiyebilsinler. Daha çok para kazanmak için toplum sağlığı ile oynayanlara öyle cezalar verilmeli ki başkalarına örnek olsun.