Terör örgütlerini kurup yöneten ABD, AB ve Rusya, devletler dünyanın korsanlarıdır. Dünyanın her tarafında terör örgütleri kurar, yönetir ve kullanır. Kurduğu terör örgütünü istediği anda dost, istediği anda düşmana çevirebilir. Örneğin ABD, PKK’yı terör örgütü kabul ediyor, ama onu kullanmak istiyorsa hemen ondan birkaç tane daha yeni terör örgütü çıkarıp PKK’yı bunların aracılığıyla destekler. El kaide Afganistan’da Rusya’ya karşı mücadelede dost, Afganistan’ı işgalinde düşman, 11 Eylül 2001 i
Savaşların ve terörün önlenmesi için tek çözüm yolu dünyanın birliğidir. Dünyanın tek devlet olarak tek merkezden yönetilmesidir. Hayır, bunlar uluslararası kurumlarla çözülür diyorsanız şimdi bir de onlara ve işleyişlerine bakalım. Alın size terörle mücadele için kurulmuş düzinelerce uluslararası kurum, kuruluş ve sözleşme. Bir bunlara bakın bir de dünyada terörün her gün biraz daha boy atarak büyümesine bakın.
Uçaklarda İşlenen Suçlar ve Diğer Eylemlerle ilgili Sözleşme (1963), Uçakların Yasadışı Olarak Ele Geçirilmesinin Önlenmesi Sözleşmesi (1970), Sivil Havacılığın Güvenliğine Karşı Kanunsuz Hareketlerin Önlenmesi Sözleşmesi (1971), Uluslararası Sivil Havacılığa Hizmet Veren Hava Alanlarında Kanunsuz Şiddet Eylemlerinin Önlenmesi İle İlgili Protokol (1988), Uluslararası Korunan Kişilere Karşı İşlenen Suçların Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi (1973), Rehin Alma Olaylarına Karşı Uluslararası Sözleşme (1979), Nükleer Maddelerin Fiziksel Korunması Hakkında Sözleşme (1980), Denizcilik Seyrüsefer Güvenliğine Karşı Yasadışı Eylemlerin Önlenmesi Sözleşmesi (1988), Kıta Sahanlığı Üzerinde Bulunan Sabit Platformların Güvenliğine Karşı Kanunsuz Eylemlerin Önlenmesi Protokolü (1988), Plastik Patlayıcıların Tespit Edilmesi Amacıyla İşaretlenmesi Hakkında Sözleşme (1991), Terörist Bombalamaların Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi (1998), Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi (1999).
İşte bu alandaki pek çok sözleşmeden bazıları bunlar olup 21 Eylül 2001 yılındaki 1373 sayılı Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi Kararı ile tüm devletlere bu anlaşmalara taraf olma ve uygulama yükümlüğü getirilmiştir. Getirilmiş de ne olmuştur derseniz, korsan devletlerden başka herkesin buna uyması zorunludur, aksi takdirde yaptırım uygulanır, ama korsan devletlerin uyma zorunluluğu yoktur.
Bunlar yeterli olmamış olabilir, yeni düzenlemelerle düzeltilebilir diyorsanız, olay 2003 yılında yeniden değerlendirilerek, yayınlanan Avrupa Güvenlik Stratejisi, küreselleşmeyle ortaya çıkan yeni tehditleri şöyle sıralamıştır. Kitle imha silahlarının yayılması, bölgesel çatışmalar, başarısız devletler ve organize suçlar olarak ortaya koymuş ve tüm bu tehditlerin birbiriyle bağlantısı olabileceğini ileri sürmüştür.
Yani terör örgütlerinin, kitle imha silahlarına ulaşabilmesi için organize suç örgütleri ile iş birliğine gidebileceğini, buna karşılık organize suç örgütlerinin de insan, silah ve malzeme kaçakçılığında ve sınır geçişlerinde terör örgütlerinin imkânlarından faydalanabileceği belirtilmiştir. Ayrıca terör örgütlerinin militanlarının değişik devlet ve milletlerden oluşmasının terörü uluslararasılaştırdığına dikkat çekilerek terörün önlenmesiyle ilgili uluslararası sözleşmelere tüm devletlerin özen göstermesi istenmiştir.
Soğuk Savaş döneminde iki taraf kendi teröristlerini kontrol altında tutarken, soğuk savaş sonrasında terör örgütleri kontrolden çıkmıştır. Aslında kontrolden çıkmaktan ziyade dünyaya hükmeden üçlü korsan grubun, kurup kullandığı terör örgütüyle işi bitince, el kaide ve İŞİD’de olduğu gibi onu dışlaması ve karşısına alması, bunları kontrolden çıkarmaktadır.
Çünkü artık terörün tanımı da bu korsan güçlere hizmetine göre değişmektedir. Yani terör örgütlerinin faaliyetleri bunlara hizmet ediyorsa terör değil, bunlara karşıysa terördür. Örneğin Suriye’de İŞİD’i Suriye rejimine karşı savaşırken yardım ve destek verenler, İŞİD petrol alanlarını Suriye’den koparıp aldıktan sonra, onu terörist ilan edip o güne dek terör örgütü kabul ettiği PKK’yı devreye sokarak petrol alanlarını İŞİD’ten geri aldırıp bu terör örgütleriyle de petrol anlaşmaları imzalayan ABD ve bu koalisyona dahil ülkeler dünyada terörün bir numaralı sorumlularıdır.