Sonradan vilayet olanlar hariç Türkiye’nin 67 vilayetinin sekiz on kadarı dışında tüm vilayetlerini gezmiş görmüştüm.

İşte Yozgat da gezmediğim bu sekiz on vilayetten birisiydi. Kırsalı tam bir bozkır olmasına karşın merkezini bakımlı buldum. Kent merkezi fazla derin sayılmayacak bir vadinin tabanından vadinin yamaçlarına doğru tırmanıyordu. En büyük ana caddesi vadinin tabanını ortadan ikiye bölen bulvardı.

Akşam saat 19.00’da otogara vardığımda hava kararmıştı. Fakat geceleyeceğim Yozgat Öğretmenevi hemen otogarın bitişiğindeydi. Fakat öğretmenevine gitmeden önce otogarda ertesi gün Hattuşaş’a nasıl gideceğimi araştırdım. Ne yazık ki Yozgat’tan Çorum’a giden arabalar ya Alaca’dan ya da Sungurludan gidiyormuş. Boğazkale’den geçmiyormuş.

Boğazkale, Boğazköy olarak bildiğimiz, Hattuşaş’ın bulunduğu yer. İlçe olunca köy yerine kale ekini almış ve Boğazkale olmuş.

Otogarda bir otobüs firmasının yetkilisi, otogarın Yimpaş tarafında ilçe ve köyler gibi yakın mesafelere giden minibüsler olduğunu, sabah erken gelirsem belki Boğazkale’ye giden bir minibüs bulabileceğimi söyledi.

Öğretmenevinde erkenden kahvaltımı yapıp saat 08.00’de minibüslerin durağına gittim. Ama durağın kahyası, Boğazkale’ye giden minibüs olmadığını, oraya ancak taksi tutup gitmem gerektiğini ve istersem bana bir taksi çağırabileceğini söyledi.

Düşündüm, taksi çok pahalı olacak. Ama benim bu gezimin birinci nedeni 60 yıl önce Erzurum’da çalıştığım köyü görmek ise ikinci nedeni de Hattuşaş’ı görmekti. Onun için ucuz pahalı demeyip taksiyle gitmeye karar verdim. Taksici gidiş dönüş yüz kilometreyi bulur diyerek 1500 lira istedi. Çaresiz kabul edip yola çıktık.

Yozgat’ın girişinde bozkır ne denli çıplak ve yeşilden yoksun ise Boğazkale yönündeki çıkışta da aynı. Hatta bu taraf daha da çıplak adeta çöl gibi. Ama buranın farklılığı plato akarsular tarafından daha sık ve daha derin kazıldığından arazide kısa mesafeli derin dalgalanmalar var. Ve bu haliyle arazi bende susuzluk, yoksulluk, ilkellik duygularını çağrıştırıyordu. Bir an için Hattuşaş’ın Hititli yılları geldi aklıma. Ama eminim ki o zamanlar buralara ormandan girilemiyormuştur.

Mümkünken bozkırı çevirmek cennete

Yobaz çöle çevirmek hevesiyle

İleride öcü var gibi

Uzun uzun bakar geriye.

Düşman olmuş hakka, adalete, demokrasiye

Teslim olup bir şeyhe

Kulluğun sorumsuzluğunu yaşamak istemekte

Saf ve sakin beklemekte

Başına her ne gelecekse.