Merhaba,
Yeni bir yıla girmeye hazırlanıyoruz. Ama çoğumuz umutsuz. Eskiden günler öncesinden neler yapacağımızı düşünür, hayaller kurardık. Mutluyduk çünkü. Yeni bir yıla girmenin heyecanı olurdu içimizde, ama şimdi yeni güne neyle uyanacağımızı bilemediğimiz günlerdeyiz. Gel de Norveç’liyi kıskanma.
Hemen herkesin yeni yıla dair yazdığını biliyorum ve ben size sadece zamanı anlatmak istiyorum. Her yeni yıl geçen zaman değil midir? Ve her yeni yıl aslında yeni yaş gününüz… zaman yolcusu olan bizlerin bu zaman koşturmacası nedir gerçekten.
Babamla aramızda doğal olarak uzun bir yaş farkı var. Kendisi hayattayken sohbetlerimizden birinde “Kızım, zaman o kadar hızlı geçiyor ki anlamıyorum” demesinden uzun bir süre sonra “Zaman hiç geçmiyor, sıkılıyorum” dediğini hatırlıyorum. Şu zaman denilen hızla geçen, ya da yerinde sayan şey nedir? Gençlik mi, koşturmaca mı, bitmeyen iş güç mü, yaş almak mı?
Büyümeye yüz tutan bedenimde bazen zamanın yetmiyor ve işlerim yarım kalıyor, işte o zamanlarda zaman kavramıyla yüzleşip elimden kayıp giden, görünmeyeni düşünüyorum. O kadar çabalıyorum ama zaman bana izin vermiyor kimi zaman. Bir şey düşlüyorum, olmuyor bazen. Ve herkes diyor ki “zamana bırak” zamana bıraktığım koşturmacalarım, hayallerim, olmayanlarım, nedir bu zaman….
Sözlük karşılığı bir işe ayrılmış ya da bir iş için alışılmış saatler yani vakit. Zaman, olayların oluş ve akış sırasını belirleyen düzenli ve dönemli gök olaylarını birim olarak kullanan sanal bir kavram. Dil biliminde ise fiillerin belirttikleri geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman ve geniş zaman kavramları… Aslında adı zaman konulan, hızla geçen şeye saat, gün ve tarihle birçok isim konulmuş ama inanın yeterli değil. Hatta ünlü ressam Salvador Dali eserlerinden birinde zamanı eriyen tereyağıyla birleştirmiştir. Ve öyle güzel resimlemiştir ki herkesin hayran olduğu eserlerinden biridir. Tereyağı gibi eriyen ama kimi zaman buz gibi donup sabitleyen zaman herkes için farklı akan bir süreç.
Zaman zaman içinde demiş masallar, zaman insan hayatında her yerde farklı akmış bazen kum saati olmuş, bazen güneşin yere vuran gölgesi. Ve sonunda kollarımıza saat olarak takmışız zamanı, zamanı geldiğinde. Otobüse, sinemaya, düğüne, yemeğe ve pek çok şeye yetişmek için kullanmışız zamanı. Ama zaman çoğunlukla yetmemiş insana.
Çocukluğumun hikayelerinden birinde ailesiyle birlikte deniz kenarında piknik yapan baba denize girer, yüzer yüzer ve yorulunca kıyıya çıkar. Bir bakar ki ailesi orada yok! Çaresiz kendine bir yol bulur yaşar gider orada, ailesini bulamadan. Aradan uzun yıllar geçer. Günlerden bir gün yine deniz kenarında keyif yaparken denize bırakır kendini. Yorulana kadar yüzer ve sahile çıktığında ne görsün. Ailesi orada hala yemeğini yemekte. Zaman içinde zaman yolculuğu yaptığının farkında olmadan sarılır ailesine.
Zaman hayatımızdan hızla akıp giderken, biz zaman yolcularına düşen birçok görev var, sevdiklerimize, hayatımıza, ülkemize, maneviyatımıza sahip çıkarak zamanı iyi değerlendirerek yaşamak. Yaşam enerjimizi en iyi şekilde değerlendirerek kendi hayatımızın kahramanı olmak belki…
Sizlere yeni yılda zamanı iyi değerlendirdiğiniz nice keyifli zaman dilimleri diliyorum. Sağlıkla, sevgiyle, huzurla yaşayacağınız nice yeni yıllarda buluşmak dileğiyle…
Her değişime ayak uyduran doğanın bilgeliği ve sanatın ışığında yeniden görüşene dek sağlıkla ve sevgiyle…