Geçtiğimiz Pazar, eylül ayına girdik. Ancak eylül ayını aslında her anlamda eylül olarak karşıladık.
Sonbahara giriyoruz. Deniz mevsimi bitiyor. Okullar açılıyor. Bölgesel yağmurlar, biraz rüzgâr… Gerçi Antalya için ohh dünya varmış dedirten günleri geliyor. Sıcaklar bu sene fena terletti hem bizi hem cebimizi. Klima çalıştıran evlere ortalama 2000 TL elektrik parası geldi.
Eylül geldi, iş yerleri yeni dönem için kararlar aldı. Eylül geldi, yaz rehaveti sona erdi. Eylül geldi, servisler yollara çıkıyor. Eylül geldi şehir içi trafiği, toplu taşımadaki yoğunluk artıyor.
Eylül geldi yeni sezon diziler, sinema filmleri yola çıktı. Hepsinde bir silah patlıyor. Mafya değilsen hayat şansı tanınmıyor. Haset, fesat, kıskançlık, mobbing dolu entrikalı öyküler yaşamımızı yönlendiriyor.
Eylül geldi, hala kadına şiddet, hala ensest, hala küçük çocukların ölümü gündemdekini yerini ve yoğunluğunu koruyor. Okul çağına gelen çocuklar okula gitmesi gerekirken, mezara gidiyor. Mezarına koyabilmek için cesedine bile ulaşılamıyor. Abi, amca gözaltına alınıyor. Neyse Narin davası daha çok konuşulacak gibi görünüyor, çünkü nedenler ortaya yatırılıp çözüm üretilmiyor.
Eylül geldi, ev sahibi- kiracı kavgaları gündemdeki payını koruyor. Soğukta kış günü açıkta kalan kiracıların tek suçlusu sistem değil de ev sahibi gibi gösterilerek yine sorunun nedenlerine inilmiyor. Sorgulanmıyor, herkes birbirine düşsün bizi unutsun mantığı sürüp gidiyor.
Eylül geldi semt pazarları kış sebze meyve sezonuna girerken, limon, domates, soğan vb. sorunların üstüne 120 liradan yazın satılan yeşil fasulyeye 90 lira bandında satışa çıkan ıspanak ekleniyor. Ortalama yaz sebze ve meyvelerini 50TLye alan tüketici tüm yaz sezonu üstelik Antalya’da bulunduğu yerde üretilen sebze meyveyi en ucuz 30- en pahalı 140 Tl den aldı. Kış geliyor vay halimize demekten başka bir şey kalmadı.
Eylül geldi, beslenme düzeni çoluk çocuk, yaşlı için biraz daha protein gerektiriyor. Et, süt yoğurt fiyatları ortada. 550-600 civarında kasapta 1 Kg. kıyma, süt 40 TL. Bir Pazar alışverişi 3 kişilik aile için en az 500 , bir market alışverişi temizlik maddesi olmadan en az 1000, kasap en az 550 TL bu yalnızca bir haftalık harcama. Hiçbir ekstrası olmadan temel ihtiyaçlar. Abur cubur isteyen çocuğa hayır diyeceğiz, kitap defter en azını alacağız, eğitim için ayırdığımız para yetişmeyecek, zaten çocuk okuyup da ne olacak işsiz mi kalacak …
Eylül geldi, zamlar yine yolda zaten iki katını geçen su parası, elektriğe her dakika gelen zam, daha yeni internet ve telefon paraları güncellendi iki katına çıktı tarifeler.TV yayın sunucuları zam yaptı.
Eylül geldi, neyse ki bir masrafımız azalıyor. Düğün mevsimi bitti artık tek tük oluyor. Altın takma faslı epeydir bitmişti, zengin düğünleri dışındakilere epeydir yarım gram altın ya da para takılıyordu.
Eylül geldi piknikler azaldı, orman yangını haberleri yerine, yana arazilerin orman vasfından çıkartılıp, yapılaşması gündemde yerini aldı.
Eylül geldi, erken seçim konuşmaları, partilerin yeni yasama dönemine girişteki ön kavgaları gündem başlıklarını süslemeye başladı.
Eylül geldi, barış günü barışsız kutlandı. Savaşlar tam hız devam ediyor… Hem de tüm dünya savaşı dizi tadında izlerken. İsrail Gazze’de Filistinli bırakmama kararında ısrarcı, Rusya- Ukrayna savaşı daha ne kadar sürecek bilinmezken, Ortadoğu sonbaharın gelişiyle daha çok ısınıyor. Herkes savaşmak için can atıyor gibi görünüyor.
Eylül geldi, Son 3 yıldır İsrail Kara Kuvvetleri Komutanı olarak görev yapan Tümgeneral Tamir Yadai, istifa etti.
Eylül geldi, Ukrayna'da bankta oturduğu sırada şarapnel parçasının isabet ettiği 14 yaşındaki kız çocuğunun kafası koptu. Barış yine rafa kalktı.
Eylül geldi, enflasyon rakamları, kira artış oranları, işsizlik verileri açıklandı. Ama hiçbiri bizi eylülün gelişi kadar etkilemedi. Zaten bize her gün eylül.