Merhaba, Dünya zaman saatiyle, gün adı verilen 24 saatlik zaman dilimi, haftalara, aylara, mevsimlere bölünüp sonra yeniden yılla bütünleşirken, her güne bir anlam yüklenmiş durumda.

Bu zor cümleyi kolaylıkla yazmanın keyfiyle, günlere yüklenen anlamları genel bir bakışla değerlendirmek istiyorum.

Öncelikle bir hafta neden 7 gün, oradan başlarsak güzel olur diye düşündüm. Yaptığım araştırmalarda öğrendiğim, bunun bir emir üzerine olması. Çok komik değil mi? Babil İmparatoru Büyük Sargon, bir haftanın 7 gün olmasını emretmiş. Çünkü bu imparatorluk, 7 rakamına büyük saygı gösterdiğinden böyle olması istenmiş. Bu yüzyıldan o güne bakınca, bana inandırılan gün kavramının ego ve emir olması çok sinir bozucu olsa da, geçmiş olsun demekten başka bir şey kalmıyor bize.

Tarihten günümüze yapacağımız yolculukta, M.Ö. 3000 yıllarında Antik Mısır medeniyetinde yapılan doğum günü kutlamalarının tarihte ilk olduğu bilinirken, günümüzde ilk anneler gününü Amerikalı Anna Jarvis’in kaybettiği annesini anmak için 1908 yılında başlatmış. Anma günü, 1914 yılında yine Amerika’da kongrenin onayı ile genişleyerek sürdürülmüş. Ülkemizde ise ilk kez 9 Mayıs 1955 yılında kutlanmıştır. Burada bana ilginç gelen, anma gününün zaman içinde kutlamaya dönüşmesi ve bir hediye alış veriş yarışına dönmesi.

Anmadan kutlamaya dönüşen başka önemli bir gün ise 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ. 8 Mart 1857’de ABD’nin New York kentinde 40.00 kadın işçi daha iyi çalışma koşulları için greve başlamışlardı. Ama olaylar istedikleri gibi gelişmeyince, polisin fabrikaya kilitlediği kadınlardan 129’u içeride çıkan yangın sonucu ne yazık ki hayata veda etmişti.  1911 yılında Alman Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin’in verdiği “ölen işçilerin anısına 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak anılması “ önerisi, oy birliği ile kabul edildiğinden bugüne, 8 Mart tüm dünyada anılmakta ya da çoğunlukla kutlanmakta. Yani yine bir kavram kargaşası. Ve yine, hafiften hediye gününe dönüşmüş bir gün dersek yanlış olmaz…

Peki ya Babalar günü ne zaman ve neden çıkmış diye araştırmaya başladığımda yine karşıma Amerika çıktı. Boş işler müdürü Amerika, kapitalist sistemi sevdiğinden anmaları kutlamaya çevirmeye ve sürekli gün üretmeye devam etmiş. Nasıl mı? 1909 yılında ve yine Amerika’da bir anneler günü tatilinde, Sonora Smart Dood vaaz dinlerken aynı günün babalar içinde yapılmasını düşünüp, sonrasında birçok kuruluşa başvurmuş. Çünkü  Dood’un babası annelerinin yokluğunda 6 çocuğu tek başına büyütmüştü. Anneler günü varsa neden babalar günü olmasın düşüncesi, 19 Haziran 1910 yılında ülkenin ilk babalar gününü Washington eyaletinde kutlanmasıyla son bulmuştu. 1924 yılında ise Amerikada tüm eyaletler tarafından kutlanmaya başlanmıştı.

Günler günleri kovalarken, her güne anlam vermeye çalışanlar arada bir can sıkıntısından olsa gerek dünya sivrisinek gününü bile icat etmişler. Sizi gidi şakacılar, bir grup arkadaş oturdunuz bir yere güle eğlene ne yapsak derken bunu mu buldunuz? Yok öyle bir grup arkadaş değilmiş, meğer Sir Ronald Ross 20 Ağustos 1902 yılında sıtmanın anofel cinsi sivrisineklerle insana taşındığını kanıtlayarak Nobel ödülü almış. Benim gerçekten gülerek andığım bugünün amacı etkin sivrisinek mücadelesine dikkat çekmekmiş.

Kutlanacak şey bulamayanlar dünya salaklar gününü icat edip kutlamaya başlamışlar. 21 Aralık 2012’de kutlanmaya başlanan günde amaç gülmek, eğlenmekmiş. Eğlenip gülerken de stresten kurtulmakmış… Alemsiniz! niye hem kendinize salak dedirtip hem de gülüyorsunuz? Oysa 1999 yılından beri kutlanan dünya gülümseme günü var.

Kendi kendinize gün yaratıp kafamızı karıştırırken gerçekten önemli olan farkındalık günleri arada kaynayıp gidiyor aslında. Anma günlerinin kutlama günlerine dönüştüğü bir dönemde farkındalığı olmayanlara bir şeyleri anlatmak oldukça zorken, insanı sadece tüketim alanında kullanmak isteyen bir sistemin içindeyiz.

Bundan yıllar önce bir anneler gününde param olmadığından anneme hediye alamadığımı ve sırf bu nedenle anneler gününü kutlamadığımı hep hatırlarım. Çünkü çevremdeki herkes günlerce süren hediye araştırmalarını sonuçlandırmış anneye en iyisi alınmıştı. Ve anneler kendi aralarında istemeden de olsa alınan hediyelerini konuşuyorlardı. Bu benim çocukluğumun en kötü anılarından biridir. Tüketim dünyası saf sevgiye izin vermiyordu!

Her günün bir “GÜN” olduğu zamanlarda, önemli günlerin farkındalığı ile yaşamanız dileğiyle, kanser, verem, sağlık, su, iklim günü gibi…

Her değişime ayak uyduran doğanın bilgeliği ve sanatın ışığında yeniden görüşene dek sağlıkla ve sevgiyle…