Merhaba,

Her şey sevdiğim bir sanatçı dostumun “ Kars, Sarıkamış’a gitmek ister misin? “ sorusu ve benim “ çok mutlu olurum “ cevabımla başladı.

Hayatımda ilk kez doğuya yolculuk yapmak için hazırladım çantamı. Bilmediğim bir coğrafyaya,  Sarıkamış Habitat Otel’in düzenlediği IV. Uluslararası  Sanat  Çalıştayına doğru yola çıktım sanatçı arkadaşlarımla.

Antalya’dan otobüsle gidince, sabahın erkenin de Ankara’daydık, tren saatine ise çok zaman vardı. Atamıza uğradık. Ankara’da hava o kadar güzeldi ki, ve bizim yüreğimizde heyecan… Yine binlerce ziyaretçisi vardı Atamızın, kıyafetlerden, konuşmalardan belliydi uzaklardan gelenler. O kadar çok seveni vardı ki, kelimeler anlatmaya yetmez. Saatlerce gezdik Anıtkabir çevresini, müzelerini… Nöbet değişiminde izledik canımız Mehmetçiği. Atamızın yazdığı kalemleri, notlarını, kitaplarını hayranlıkla izledik. Fotoğraf çekmenin yasak olduğu yerleri hafızamıza kaydettik. Ve hüzünlü gözlerle, buruk bir yürekle ayrıldık o yüce makamından….O hepimizin yüreğinde yatan, en yüce Türk!

Tren saatine az kala Ankara tren garındaydık. Emanete bıraktığımız eşyalarımızı aldığımız gibi bizi bekleyen Doğu Ekspresi birinci vagondaki yerimizi aldık. Saatler sürecek olan yolcuğumuz trenin kalkış düdüğüyle başladı. Yüreğimiz kıpır, kıpır ! Sonunda yola çıkmıştık. Uzaklar bizi bekliyordu ve biz çok heyecanlıydık.

26 saat süren süren tren yolculuğumuzda birçok insanla tanışıp, sohbet etmenin keyfi ayrı, camdan yansıyan manzara ayrı güzeldi. Kimi yerlerde kar, kimi yerlerde rüzgar derken ulaştık Sarıkamış’a…

Sarıkamış Habitat Otel’in desteği ile ulaştık otelimize. Ve kar yağmaya başladı. Her şey inanılmaz güzeldi… En sevdiğim soğuk hava ile buluşmanın mutluğunu, kar sevinci ile yaşamak muhteşemdi. Camdan izlenen kış bahçesine yarın merhaba demek için veda ettik. Saatler sonra keyifle uyumak çok güzel bir duygu, anlatamam.

Kahvaltı vs derken asıl amacımız olan resim için malzemelerimizi aldık, herkes kendi hayal dünyasıyla buluştu. Verdiğimiz molalardan birinde otel sahibi Gülsüm Hanım, Kanada’dan Sarıkamış’a uzanan yolculuğunda onu etkileyen en önemli şeyi anlattı bize. Okuduğu kitabın onu etkileyen, can alıcı bölümü gelincikler … Uzaktan çalı olarak görünen, yaklaşıldığında donduğu için düşemeyen askerlerimizi anlatan yaşanmış hikayeyi bize aktarırken sesi titriyordu. Ve bu hikaye hepimizin Sarıkamış’a yürekten bağlanmasına neden olmuştu. 22 Aralık 1914 ve 5 Ocak 1915 tarihleri arasında Allahuekber dağlarında donarak hayatını kaybeden askerlerimize en derin saygılarımızla…

Bizim için düşünülmüş kültür gezisini ise asla unutamamam. Bulmacalarda karşımıza çıkan ANİ ören yerini yakından göreceğim aklımın ucundan geçmezdi. 5000 yıllık bir tarihin içinde, ipek yolu üzerindeyken, karşıda Ermenistan’a bakmak. Yerlerde kar, soğuk bir hava, birbirinden müthiş kiliseler… İnanılmaz bir tarihi doku her zaman olduğu gibi çok korunamamış bir halde karşımızdaydı. Bütün eski binaların içi tavana kadar, o şunu seviyor, bu bunu gibi saçma sapan isimlerle doluydu ama onlara inatla ayakta duruyordu antik kent.

Dünyanın ikinci peynir müzesini gezdik, harika bir sunum ve görsel şovla… Soğuk havanın sıcak yürekli insanlarıyla konuştuk, gülüştük. Samimiyeti ne çok özlemişiz.

Günler hızla geçti, resimler bitti sergimizi açtık. Kars Valimiz ve Kars Kafkas Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Hoca ve öğrencileri yanımızdaydı. Öğrencilerin gözlerindeki ışığı görmeniz lazım, tertemiz pırıl pırıl hayalleri vardı hepsinin. Fotoğraflar, sohbetler derken yeniden görüşmek dileği ile ayrıldık gençlerden. 21 Aralık gecesini, Nardugan ve ekinoksu kutlamak için kış bahçesine çıktık. Nar kırdık, dilek tuttuk… Kar kıza selam söyledik!

Bütün bu yolculuklarımız esnasında hemen her şeyi kayıt altına alan KARS KADRAJ grubu bize rehberlik etti. Güzel sohbetiyle Erdinç Beyi asla unutmayacağız.

Ertesi sabah yeniden yaşadığımız yerlere dönmek için yola çıktık. Karlar ülkesinden sıcağa olan yolcuğumuz Sarıkamış tren istasyonundan Ankara’ya, oradan Antalya’ya derken ulaştık evlerimize.

Resim yapmak için gittik belki ama farklı illerden sanatçılarla buluşmanın inanılmaz mutluluğunu yaşadık. Ve Sarıkamış’ın insanı büyüleyen coğrafyasında kayboldu yüreğimiz…

Eğer Sarıkamış’a gitmediyseniz, kış tatilinizi geçirmek için hemen tren bileti almanızı öneririm. O müthiş dokuyu görmeniz, hüznünü hissetmeniz, farklı damak tadını tatmanız, halkla samimi sohbetler yapmanız dileğiyle. Bir başkadır benim memleketim…

Her değişime ayak uyduran doğanın bilgeliği ve sanatın ışığında yeniden görüşene dek sağlıkla ve sevgiyle…