Antalya denince akla ne gelir? Turkuaz deniz, uçsuz bucaksız kumsallar, Toroslardan süzülen serin sular…
Ama artık işler değişiyor. Şehrin her köşesinde baraj seviyelerinin düştüğünü, yeraltı sularının çekildiğini konuşuyoruz. Yağmurlar gecikiyor, kuyular kuruyor. Eskiden sulak bir cennet olan Antalya, adım adım susuzluğa yürüyor.
Eskiden dereler şırıl şırıl akardı. Dedelerimiz, mahalle çeşmesinde serinler, bostanlarını hiç endişe etmeden sularlardı. Şimdi ise çiftçiler kara kara düşünüyor: "Bu yıl mahsul olacak mı?" Barajlar dolmazsa, seralar nasıl sulanacak? Üstelik sadece tarım değil, şehirde yaşayan herkes bu durumdan etkilenecek.
"Bizim suyumuz çok" diyerek yıllarca hoyratça kullandık. Havuzlar dolup taştı, bahçeler her gün litrelerce suyla yıkandı. Ama doğa cömerttir diye düşündüğümüz kaynaklar sınırsız değilmiş. Gün geldi, çeşmelerden tazyikli akan su damla damla akmaya başladı. Artık bilinçsiz tüketimin bedelini ödeme vakti.
Evde, işte, sokakta suyu nasıl harcıyoruz? Musluğu açık bırakmak, arabayı bol suyla yıkamak, bahçeyi gereğinden fazla sulamak… Bunlar küçük gibi görünse de büyük kayıplara yol açıyor. Oysa basit önlemlerle suyumuzu koruyabiliriz. Damla sulama sistemleri yaygınlaşmalı, yağmur suyu biriktirilmeli, gereksiz su israfına son verilmeli.
Peki, yetkililer ne yapıyor? Su kaynaklarını korumak için hangi adımlar atılıyor? Şehirde gri su sistemleri yaygınlaştırılmalı, su kaçakları önlenmeli ve tarımsal sulama daha verimli hale getirilmeli. Eğer su yönetimini akıllıca yapmazsak, ileride Antalya’da susuz bir yaz geçirmek işten bile değil.
Antalya’nın kuruması sadece bir çevre sorunu değil, aynı zamanda bir yaşam meselesi. Turizmden tarıma, günlük yaşantımızdan ekonomiye kadar her şeyi etkileyen bir kriz. Bugün önlem almazsak, yarın içme suyu bile bulamayabiliriz.
Biz bu güzel coğrafyanın emanetçileriyiz. Çocuklarımızın da Akdeniz’in mavi sularında serinlemesini, narenciye bahçelerinde büyümesini istiyorsak suya sahip çıkmalıyız. Bugünden itibaren suyu bilinçli kullanmaya başlamak, geleceğimizi kurtarmak demek.
Antalya'nın kaderi bizim elimizde. Ya suyu koruyacağız ya da kurak bir geleceğe mahkûm olacağız…