Bitkisel üretimde ürün gelişimini arttırmak ve daha yüksek verim alabilmek için bitki besin elementlerine yani kabaca gübreye ihtiyaç duyarsınız. Bitkiler için gerekli besin elementlerini, ‘organik kaynaklardan’ veya ‘kimyasal kaynaklar’ diye basitçe ikiye ayıralım. Yani kimyasal ve organik gübreler olarak isimlendirebiliriz.

Gübreler; toprağa karıştırılan bitki köklerinin bulunduğu ortama su yardımı ile aktarılır ve bitkiler gerekli olan besinleri genelde kökleri yardımı ile alır. Bir başka yöntemde yapraktan yapılan beslemeler. Sonuçta her iki yöntemde de gübre kullanmanız gerekir.

Kullandığımız gübreler nerden geliyor? İsrail bu işin neresinde? Türkiye İsrail’den gübre alıyor mu?

Resmi kayıtlara göre ticaret yasağı başladığından itibaren yapılmıyor görünüyor. Nasıl oluyor da ülke içinde gübreleri hala kullanılıyor ve ticareti yapılıyor?

Hikayenin başlangıcında gübre hammadde kaynaklarının sahipleri ve ticari anlaşmalar yapılmış, olası krizlere karşı gerekli senaryolar hazırlanmış ve dünyaya nasıl satış yapılacağı planlanmış.

Türkiye ile olan ticaret nasıl yapılacak?

Ülkeler arası diplomatik sorunlar göz önünde tutularak bir strateji belirlenmiş. Ülkeler arası ticaret yasağı gelirse ne yapılabilir, hangi ülkeleri zıplama tahtası olarak kullanabiliriz vs?

Çözüm olarak farklı ülkelerde Türk vatandaşları veya İsrailli firma şirket kuruyor. Türk vatandaşı yapılan anlaşma gereği farklı ülkelerle de ticaret yapabiliyor. Firmanın verdiği izin çerçevesinde tabii. Lojistik maliyeti düşük olması açısından da firmayı Yunanistan’da kurmak çok yanlış olmaz sanırım. İsrail limanından çıkan mallar Yunanistan Limanı’na gider, gerekli işlemler yapılır, sonra Türkiye’deki firma gübreleri ithal eder. Resmi kayıtlarda gübreler İsrail değil Yunanistan’dan ithal edilmiş olur. Belki de İsrail’le en çok, pardon Yunanistan’la ticaret yapan iş insanları İsrail’le ticareti yapılmasını engellemek için yapılan protestoların en başında gelir. Yapılan ticaret sadece gübrede değil emin olun tüm sektörlerde yaşanıyor. İsrail’den yapılan ticaret çift yönlü çalışıyor. Türkiye’den aynı senaryo ile İsrail’le ticaret yapılmaya devam ediyor.

Neden bu yöntemi uygulamak zorunda kalıyoruz? Bazı firmalar veya ülkeler dünyada değerli olan birçok ürünün sahibi konumunda. Bilimsel ve teknolojik gelişimler her ne kadar dönemsel olarak değişiklik gösterse de arka plana baktığınız zaman bilimi ve teknolojiyi doğru kullanan AR-GE’si gelişmiş olan ülkeler veya firmalarla ticaret yapmak zorunda kalıyoruz.

Ülke olarak tarımsal alanda güçlü bir şekilde söz sahibi olmamızı sağlayacak bir plana mutlaka ihtiyacımız var. En hızlı para kazanabileceğimiz sektörlerin başında olan tarımsal üretimimizi arttırmak ve doğrudan veya dolaylı olarak ticaret yaptığımız ülkelerin tarımsal ürünlerimizi alacakları konusunda anlaşmalar yapmamız ve dış ticaretimizi dengelememiz gerekiyor.

Örnek mi istiyorsunuz?

Cumhuriyetimizin ilk yıllarında kurduğumuz fabrikaların parasını tarım ürünleri ile ödemek gibi.